2016-2017 Eğitim-Öğretim Yılı, sorunlara yenileri eklenerek başladı. İnsanı “insan yapma sanatı” olarak gördüğüm bu bireysel ve toplumsal gereklilik “hayırlara vesile olsun” inşallah.
İnsana ve geleceğe olan umudumu yaşatma yolunda olan bir eğitimci olarak tüm çocuklarımıza, velilerimize, öğretmenlerimize –ülkemize- bu ince ve uzun yolda başarılar dilerken “Bütün çiçekleri koparsalar da yine bahar gelecek.” diyorum.
Uzun bir yaz tatilinden sonra ekonomik, sosyal, kültürel bir kaos yaşayan ülkemin insanı – çocuklarımız; 19 Eylül sabahı okul kapısından girerken her şeye karşın yüzlerinde gülüş, içlerinde coşku vardı. Ülkede 20 milyon, Bodrum’da 21.845 öğrenci, 1261 öğretmen, 52 okul, 784 derslik güzel, yararlı, mutlu birey olma adına eğitime başladı. Gönül, bu insani rüzgârın çevredeki tüm olumsuzlukları, karlı dağların tepelerine, okyanusun derinliklerine, görünmez yerlere götürüp yerine aklı ve bilimi, eşitlik ve adaleti getirsin diyor. Çocuklar okul bahçelerin de oyunlar oynasınlar kardeşçe. Türküler söylesinler barıştan yana. Oralardan Atatürkler, Aziz Sancarlar, Türkan Saylanlar olarak çıksınlar.
Peki, görünüm ne? Nasıl bir oyunun içindeyiz bu yıl? Aymazlığın, cehaletin, savaşın karşısındaki suskunluk, boş vermişlik, korku. Sınırlarımız ve insanımız paramparça edildi. 19 Eylül İlköğretim ve Eğitim Haftası, “15 Temmuz Demokrasi Zaferi ve Şehitleri Anma Haftası” olarak açılıyor. Bodrum’da, Merter Kolejinin yerini İmam Hatip Lisesi alıyor. Bense vaat edilen bir Fen Lisesini bekliyordum. Yeni kılıflar uydurularak (hep öyle olur) yer değiştirilen etkili öğretmenler ve görevden alınan yöneticiler, boş geçen dersler, ana dilimiz bilinmeden konulan seçmeli Arapça dersi, niteliksiz ders kitapları, belirsizlikler, fırsat eşitsizlikleri, okul değiştirme oyunları, kavgalar, ötekiler, berikiler, okulsuzlar, yurtsuzlar, anasızlar, babasızlar, paralılar, parasızlar… OECD’nin bu yılki eğitim raporunda “Tüm yurttaşlar için hayat boyu öğrenme ve eşit eğitim” konusundaki yerimiz malum. 35 ülkede sonlarda. Eğitim harcamaları ve öğretmen maaşları arttığı halde kötüye gitme. Eşitsizlik, işsizlik, eğitimsizlik, borçluluk temel sorunlar. Eğitimde bu yıl da OHAL, DARBE yılı olacak. Görülüyor ki çocuklarımıza, geleceğimize yazık olacak.
Uğur Mumcu’nun öldürülüşünün ardından bir yazı yazmıştım. “Onlar öldürülürken sen ne yaptın anne?” demiştim. O günden bugüne öldürülenlerin sayısı arttı ayrıca. Bugün yine sormak zorundayım. Bu film oynanırken, yaşanırken sessizce, bizler ne yapıyoruz? Suçu başkalarına atmak yetmiyor. Ayağına taş değmesinden sakındığımız çocuklarımızın nasıl bir eğitim ortamından geçtiğinin farkında mıyız? Bu konuda neler yapıyoruz? Saldım çayıra Mevla’m kayıra mı? Yoksa “aile, okul, çocuk” üçgeninin doğru hesabında mıyız?
Gelin, çocuklarımızın “Yaşasın okulumuz!” seslerine kulak verelim. Bilim ve akıl yolundaki öğretmenlerimizi destekleyelim. Siyasete ve ticarete çocuklarımızı kurban etmeyelim. Karanlıkla-aydınlığın savaşında yerimizi alıp küreselleşmeye yem olmadan çağdaş eğitim ve öğretim yolumuzda başarıyla yürüyelim. Yürüyelim barış içinde, ileriye!