A) MUSKİ-MİLAS ÇAMKÖY HAVZASI İLE İLGİLİ TEKNİK BİLGİ
1- Evet zarar görür, çünkü patlatmalar litolojinin (jeolojik duruma bağlı olarak) durumuna göre metrelerce alanı etkileyebilir. Hatta patlatmadan kaynaklı oluşacak küçük bir süreksizlik bile su yönünü değiştirebilir. Patlamalar anfo adı verilen mazot ve patlayıcı karışımı çok güçlü kimyasallar ile yapılmakta olup, sadece madeni değil çevresindeki tüm üst ve alt yapılarda telafisi olmayan hasarlara yol açacaktır. (Yatağan Yeşilbağcılar ve Turgut Beldeleri örneklerinde olduğu gibi.)
2- MUSKİ: 8 Kuyu, AKFEN: 3 Kuyu, DHL: 3 Kuyu, SULAMA: 5 Kuyu olmak üzere toplam 19 kuyu bulunmaktadır. Ayrıca Kömür havzası içinde kalan (Karacahisar-Suçıkan mevkii) 2 kuyu ve 1 kaynak bulunmaktadır. Ayrıca su çıkan kaynağı geyik kanyonunun ana beslenme koludur.
3- Kömür rezervi üzerinde marn-kil diye adlandırılan geçirimsiz bir zon bulunur. Bu zon geçirimsiz olduğundan üzerinde suyu tutar. Yani yeraltı suyu bu geçirimsiz zon üzerinde bulunur. Dolayısıyla Kömür havzası kapsamında Çamköy-Karacahisar YAS(Yer Altı Su) havzası da bu şekilde tanımlanır. Yani o bölgede yapılacak her türlü Maden üretimi yeraltı suyunu etkiler.
4- Evet kesinlikle dışında tutulup, hatta etki yarıçapı hesaplanarak sistemin zarar görmeyeceği alanlar belirlenmelidir.
5- Evet, etkiler. Çünkü kömür üretimi için üzerindeki geçirimsiz zonun alınması gereklidir. Yani dekapaj diye adlandırılan bu kazı tamamen YAS kütlesi içerinde olacaktır. Suyun doğal akışıyla (gravitesiyle) da su en düşük kota doğru hareket edecektir. Dolayısı ile yeraltı suyu kazı yapılan alanda birikecek ve kirlenecek olup kullanılamaz hale gelecektir. Üst bitki örtüsü ve tarım alanları susuzlaşmış olduğundan hızlı bir kuraklık başlayacak, tarımsal üretim sıfırlanacaktır. Doğal habitat bozulacak, hayvan ve doğal bitkilerin yok olması ile sonuçlanacaktır.
6- Toplam 19 kuyudan yaklaşık 14 hm3 YAS çekimi yapılmaktadır. Bunun yaklaşık 6 hm3 ü sulama için planlanmıştır. Burada MUSKİ’nin içme ve kullanma suyu olarak kullandığı 8 kuyu, Bodrum İlçemiz İlçe Merkezi, Yarımada genelindeki Mülga 53 belde ve köy (şimdiki mahalleler), Milas İlçemizin yaklaşık 10 mahallesine hitap etmektedir. Dolayısıyla olası bir maden üretimi durumunda bahsi geçen onlarca yerleşke susuz kalacaktır. Söz konusu durumdan havzaya komşu Su Çıktı kaynağı da etkilenecek olup; söz konusu kaynak Milas İlçemizin 4 mahallesinin içme ve kullanma suyu ihtiyacını karşılamakta olup; başka da bir alternatifi olmayan bir kaynaktır. Ayrıca bahse konu kömür işletmesi ile beraber onlarca hektar tarım alanı yok olacak, onlarca hm3 su alternatifsiz olarak yok olacak ve ciddi anlamda yöre halkı mağdur olacaktır. İşletme aşamasında ciddi anlamda çevre kirliliği oluşacak olup; telafisi olmayan sağlık sorunları ile karşı karşıya kalınacaktır. Üretim aşamasındaki patlatmalar ile beraber havza içindeki bütün altyapı tesisleri zarar görecek, evler hasar alacak ve bu durumun iyileştirilmesi kamuya ciddi anlamda bir mali yük getirtecektir.
B) JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI BAŞKANI HÜSEYİN ALAN
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Alan, “Çamköy su havzasına yakın bölgede açık ocak kömür madenciliği işletmesi yapılmasının bölgedeki su kuyularına etkisi mutlaka olumsuz olacaktır” diyerek şöyle konuştu: “Söz konusu alan; kömürün alındığı derinlik, kuyulara olan mesafesi ve yeraltı su seviyesi dikkate alındığında; yapılacak açık ocak kömür madeni işletmesi sırasında, susuzlaştırma yapılmasına ihtiyaç olduğu, susuzlaştırma amacıyla bölgede yapılacak aşırı miktarda su çekimi, Bodrum ve çevresine su sağlayan kuyuları doğrudan etkileyecektir. Ayrıca açık ocak kömür madeni işletmesi sırasında çevrenin tahrip olması nedeniyle bölgedeki yeraltı suyunun kalitesinde bozulmaya(kirliliğe) neden olacağı düşünülmektedir.
Ülkemizin en önemli turizm merkezlerinden birisi olan Bodrum ve çevresinin, ileriki süreçte susuz kalması, bu kuyulardan içme ve kullanma suyu temin eden yurttaşlarımızın su kirliliğinden kaynaklı olarak sağlıklarının tehlikeye gireceği ihtimali bulunmaktadır. O nedenle Bodrum ve Milas ilçelerine su sağlayan Çamköy su havzasına alternatif yeni bir alan bulunmadan, bu alanda açık ocak kömür madenciliği işletmesi yapılmamalıdır.”
C) DENİZ GÜMÜŞEL-MUÇEP Kömürsüz Muğla Çalışma Grubu Üyesi
Kömür madenciliğinin bölgedeki su varlıkları üzerinde çok ciddi etkileri var. Kömür maden sahalarındaki patlatma ve kazı işlemleri, alandaki yeraltı ve yerüstü su akışlarını kökten değiştiriyor. Bu insani/tarımsal kullanım için değerlendirilen kaynaklarda suyun azalmasına hatta tamamen yok olmasına yol açıyor. Ayrıca yaşanan su azalması nedeniyle ekosistemler de olumsuz etkileniyor. Örneğin Milas’ın Karacahisar köyünde Suçıkan mevkiindeki kaynakların kuruması ile dere yatağında son bir iki yıldır çok ciddi bir ötrofikasyon; yani plankton, alg ve yosunlarda aşırı artış gözlenmeye başlandı.
Başka bir örnekse Yatağan’dan: Komşu köy Yeşilbağcılar’ı yutan linyit sahası şimdi de Turgut’un sınırlarına dayandı. Son birkaç yıldır köy merkezindeki tarihi caminin altında yeryüzüne çıkan ve yüzyıllardır köyü besleyen kaynak suyu çok azalmış durumda. Köylü su sıkıntısının madenin genişlemesi ile doğru orantılı arttığını gözlemlediklerini söylüyor. Yatağan Ovası’nın ortasında açılması için ÇED süreci başlatılan yeraltı linyit madeni ocağı da eğer hayata geçerse, bütün ovanın tarımsal sulama suyunu sağlayan Dipsiz Çayı’nı ve Dipsiz bölgesinde köylere içme suyu sağlayan yeraltı su varlıklarını hem su miktarı hem de su kalitesi açısından olumsuz etkileyecek.
Maden sahalarında üretim sırasında oluşan tozu bastırmak, basınçlı su kullanarak kazı yapmak ve hidrolik yöntemle kömürün nakli gibi çeşitli amaçlarla, büyük miktarlarda su kullanımı da söz konusu. Muğla’daki linyit madeni işletmelerinde kullanılan sular çoğunlukla işletme kuyularından temin ediliyor. Ancak Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin 2015 tarihli Muğla Su Ayak İzi raporunda kuyulardan çekilen su miktarının izlenemediği ve kontrol edilemediği belirtiliyor. Ayrıca kömüre ulaşmak için yeraltından boşaltılan, madende ve kömür işleme aşamalarında kullanılan atık suyun asidik karakteri ve içeriğinde bulunan askıda katı madde, demir bileşikleri, klor bileşikleri, sülfatları ve eser elementler yeraltı ve yüzey sularını ve toprağı kirletiyor.
Temmuz 2019’da Avrupa İklim Ağı tarafından yayınlanan “Kömürün Gerçek Bedeli Muğla”raporuna göre termik santraller de bölgedeki su varlıkları için çok ciddi bir tehdit. YatağanTermik Santrali yılda 16,5 milyon ton su tüketiyor; bu miktar 45 bin nüfuslu Yatağan’ın yıllık toplam 2,15 milyon tonluk kentsel su tüketiminin 7,5 katından fazla. Yine tatlı su kaynaklarını kullanan Yeniköy Termik Santrali de yıllık 8,8 milyon tonluk tüketimi ile 132,5 bin nüfuslu Milas’ın 2,5 katı suyu tek başına harcıyor. Ayrıca termik santrallerin kül barajlarında da külün içeriğindeki ağır metallerin ve radyoaktif maddelerin yeraltı su kaynaklarına geçerek ekosistem ve halk sağlığı için önemli riskler yaratıyor. Bu kirlilik de maalesef sorumlu kamu kurumları tarafından izlenmiyor ya da izleniyorsa bile sonuçlar halkla paylaşılmıyor. Örneğin Yatağan Termik Santrali’nin karşısında, Kapubağ köyünün hemen sırtlarındaki orman alanının ortasında neredeyse 100 metre yükseklikteki kül dağı ve köylülerin verdiği adla “Acı Göl” yani bir kül barajı var. Bu tehlikeli atık depolanan kül barajı nedeniyle Yatağan’daki yeraltı sularında ağır metal kirliliği olduğu akademik çalışmalarla tespit edilmiş durumda. Ancak bu durum Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ya da Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin resmi raporlarına yansımıyor.