Ne demişti Yaşar Kemal?
‘Bu ülkede dört şey olmayacaksın, kadın, çocuk, ağaç ve sokak hayvanı’
Yaşar Kemal doğru söylemiş söylemesine de gerçekler öyle değil işte.
Hiç kimse ne olacağını kendi karar vermiyor.
Ne yapsak, ne etsek kadın cinayetlerini bir türlü önleyemiyoruz.
Kadınlar öldürüleceklerini haber veriyorlar, ne var ki sonuç gene aynı.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bile kurduk bunun için.
İçişleri Bakanımız terörün belini kırdığıyla övünür.
Korkunç boyutlarda kadın katlediliyor ve biz elimiz kolumuz bağlı seyrediyoruz.
Kadın cinayetleri bu ülkenin iç savaşıdır aslında.
En son gencecik bir kızımız Ordu’nun Altınordu ilçesinde,
hiç tanımadığı bir sapık katil tarafından bıçaklandı.
Ceren Özdemir hastanede yaşama veda etti.
Ceren 20 yaşında, üniversite öğrencisi, bale yapan bir kız.
Fotoğrafına baktım ciğerim parçalandı.
İnsanın bir bakınca bir daha bakmak isteyeceği kadar duru bir güzelliği var.
20 yaşında ve katille hiçbir alakası olmadığı halde öldürüldü.
Bu ülkede yolda yürürken her an ölebilirsiniz!
Hiç bu kadar güvensiz hissettiğimiz, hiç bu kadar kim vurduya gittiğimiz dönem olmadı.
Hırsızlık, işsizlik, tecavüz ve cinayette rekor kırıyoruz.
Katil 23 yıla mahkum olmuş bir cezaevi firarisi.
Resmen adam kaçsın diye düzenleme yapılmış.
Hiç mi bunun bürokraside ve siyasette sorumlusu yok!
Hiçbir yetkili neden sorumluluğunu yerine getirmez?
Katilin cezaevinden kaçmasına sebep olan silahlı silahsız ne kadar memur varsa yargılanmalı.
KHK’larla tutuklananlar yüzünden kapalı cezaevleri ful dolmuş, bu katili yarı açık cezaevine nakletmişler.
Sayenizde gencecik bir kız hayatının baharında gitti.
Hem de saçma sapan bir yargı sistemi yüzünden gitti.
Adaletiniz de, ülkeniz de yerin dibine batsın!
Bu basit bir cinayet değil.
Dua edelim ki, katil sadece bıçak alabilmiş parası ona yetmiş.
Eğer tank, top, silah bulsaymış adam katliam yapacakmış!
Katille bu kızın yolunun kesişmesine neden olanlara lanet olsun!
Adalet ve ceza sistemi düzgün işlese hala aramızda olacak,
bir dünya insan pisipisine gitti bu dünyadan..
Bu ülkede kadınlar erkeklerin denetimi altında ve kadınlar özne değil nesnedir!
Nesne yani eşya..
Bir erkeğin toplumda nesne yani eşya olarak görülen kadını öldürmesi,
hukuken kabul edilebilir olmasa da anlaşılmaz değildir.
Kadınların ülkemizde ve dünyadaki yeri çok iyi değil.
Hala bir erkeğin anlayamayacağı zorluklar çekiyorlar.
Düşünebiliyor musunuz eşi tarafından öldürülen bir kadının katiline tahrik indirimi uygulanıyor.
Kadın cinayetlerinde tahrik indiriminin kullanılıyor oluşu,
devletin tercihini kadından yana değil, katilinden yana yaptığını gösteriyor..
Normalde cinayet cinayettir.
Kadın veya Erkek cinayeti diye bir şey yoktur!
Neden kadın cinayeti diyoruz?
Kadınlar, sırf kadın oldukları için öldürülürse ki,
ülkemizde maalesef böyle, bunu adı kadın cinayeti oluyor.
Sırf kadın olduğu için sebepsiz yere bir insan öldürülür mü?
Sebeplere bakar mısınız?
Kadın aşkına karşılık vermemiştir, kadın eve geç gelmiştir,
kadın kahkaha ile gülmüştür, kadın açık giyinmiştir, vs, vs..
Bizim ülkemizde kadınlar genelde kadın oldukları için öldürülürler.
Toplumu ‘Ya benimsin, ya da toprağın!’ şizofrenisi sarmış durumda..
Katil Özgür Arduç verdiği ifadesinde ‘Sabah bir marketten cips çaldım.
Başka bir marketten bir meyve çaldım.
Sonrasında altında çay ocağı bulunan bir caminin yanına geldim.
Çay ocağına girerek, bir müddet oturdum.
Bu sırada çay ocağına altı yaşlarında bir çocuk ile annesi geldi.
Annesi çocuğu bırakarak ayrıldı.
Ben çocuğu seyretmeye başladım.
İçimden kıskandım ve öldürmeyi düşündüm.
Ancak yaşamasını istediğimden bu düşüncemden vazgeçtim.’
‘Kadınları zayıf olduğu için seçiyorum’ demiş.
Verdiği ifadeyi okuyunca şok oldum, gerçekten nasıl bir psikopatlık bu?
İfadesi kanımı dondurdu.
Ceren’i öldürmeden önce 6 yaşındaki çocuğun canını bağışladığını söylüyor.
Bu cani önce bir çocuğu kestiriyor gözüne, vazgeçiyor.
İlla ki öldürecek ya, Ceren'i gözüne kestiriyor.
Daha çok bıçaklayacakmış ama abisi vardır diye korkmuş..
Hayatımız tanımadığımız insanların o anlık vicdanına kalmış.
Adaletsizliğin ortasında yabancı bir bıçağın ucunda yaşıyoruz hepimiz...
Cezaevlerini fetö’den doldurdular içerde yer kalmadı, KHK ile böylelerini açık cezaevlerine gönderdiler.
Adamı yakalıyorlar ama bir üst araması bile yapmıyorlar, kelepçe takmıyorlar,
Polis arabasında giderlerken katil cebinden çıkardığı bıçakla polisleri bıçaklıyor!
Arkadaş kimlerle aynı havaya soluyoruz?
Sokakta yürürken yanımızdan geçen insanlar kim bilmiyoruz?
Katil yurtlarda yetişmiş.
Küçükken karşı koyamadığı görevliden intikamını onu masum insanların yerine koyup almaya çalışan hasta bir adam
Böyle hasta bir adamı, açık cezaevine yerleştirilme fikri kimin?
14 yıl önce bir çocuğu öldüren, 13 yıl firari gezen, 12 ayrı suçtan kaydı olan biri,
nasıl yarı açık cezaevinde yatırılır anlamak mümkün değil?
Bu suç makinası katil nasıl günlerdir yakalanamamış?
Başka ülkede olsa İçişleri ve Adalet bakanları istifa ederdi bizde maalesef daha yapışırlar koltuklara.
Kim bilir bu cani gibi sokakta elini kolunu sallaya sallaya kaç kişi dolaşıyor?
Devlet büyüklerimizi eleştirdikleri için insanlara davalar açılıyor, tutuklanıyor,
ama insanlara zarar vermeyi yaşam biçimi haline getirmiş bu insanlar sokakta dolaşıyor.
2019'un ilk 11 ayında 430 kadın erkekler tarafından öldürüldü.
Devlet yine koruyamadı, korumuyor, koruyamayacak.
Uzun zamandır durdurulamayan bir kadın kırımı yaşanıyor.
Bu ülkede iç savaş yok diyenlere alın size iç savaş.
Bundan ala iç savaş mı olur?
Sebepsiz yere öldürülüyor kadınlarımız.
Mesela Kadime Şanlı'nın facede ilişki durumunu,
'evli' olarak göstermediği gerekçesiyle eşi tarafından bıçaklanarak öldürüldü.
Münevver Karabulut, Özgecan Aslan, Cansel Buse Kınalı, Helin Palandöken,
Şule Çet, Emine Bulut, Güleda Cankel ve daha nice kadınlarımızı koruyamadık.
Ceren daha 21 yaşında hayatın nasıl bir şey olduğunu bile anlayamadan,
gökyüzüne doyasıya bakamadan, her şeyi bırakıp gitti.
Peki ya şimdi sıra kimde?
Hoş kalın, İnançla ve Dirençle kalın!