Geçenlerde son derece anormal bir durum yaşandı.
TEOG sınavının ikincisi yapıldı.
Sınavda 1 milyondan fazla öğrenci yarıştı ve sonuçlar 31 Mayıs’ta açıklandı.
Sınavda 17 bin öğrenci birinci, 76 bin öğrenci ikinci oldu.
Geride kalanlar da üçüncü olmuşlardır herhalde diye düşündüm.
17 bin kişi sorulan 120 sorunun tamamını doğru yanıtlamış.
Batman’da ki bir okuldan 10 kişinin birinci olduğu haberleri çıktı.
Buna rağmen birincilerin Türkiye geneline oranı yüzde 13 olurken,
Batman’da bu oran yüzde 4’te kalmış.
Etrafta kime sorsam birinci.
Hani şu birinciyi geçen kaçıncı olur sorusu gibi bir şey.
Çok enteresan değil mi?
Geçen yıl ki sınavda birinci sayısı 987 kişiydi.
Eskiden derece yapan çocuklara süper zeka gözüyle bakılırdı.
Eskiden sıfırcıların sayısını merak ederdik, şimdi birincileri konuşuyoruz.
Demek ki dershaneler gereksizmiş!
Şimdi Milli Eğitim bakanı çıksa,
‘bakın eğitimde yaptığımız reformlar tuttu öğrencilerin başarıları arttı.’ dese hiç şaşırmam.
Sıkı durun akıllı tahtalı, tabletli, imam hatipli gençler geliyor.
Bu sistem egosu ve özgüveni yok yere şişirilmiş insanlar yetiştiriyor.
Bakan çıkıp ‘hedefimiz 1 milyon birinci’ de diyebilir.
Vekil öğretmenlik, taşımalı eğitim ve 4+4 eğitim sistemi meyvelerini vermiş anlaşılan.
Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir komedi göremezsiniz.
Bu başarının sorgulanması gerektiğini düşünüyorum.
‘Sorular çalınmış olsa bu kadar öğrenciye soru vermezler’ dedim kendi kendime.
Dikkat çekmemek için az sayıda belli başlı kişilere verirlerdi.
Geriye iki ihtimal kalıyor.
Ya sorular çok kolaydı, ya da öğrenciler zehir gibi.
Eğitim-İş Sendikası başkanı Mehmet Balık ‘soruları basitleştirmişler’ dedi.
Anlaşılan önceki sınavdaki başarısızlığı, suni bir başarı yaratarak kapatmaya çalıştılar.
Bu arada öğrenci ailelerine ‘benim çocuğum başarılı’ hissi vererek, mutluluk pompalamış oldular.
Umarım bu başarıdan öğretmenler de çok mutlu olmuşlardır.
Barış Manço’nun ‘adam olacak çocuk’ programı vardı bir zamanlar.
Çocuklara şöyle derdi ‘herkese 10 puan,10 puan, 10 puan’
Herkesin mutluluktan ve gururdan yüzleri gülerdi.
Çocukları sevindirmek güzel şey tabi.
Mutluluğun formülü de işte bu olsa gerek.
Ancak bu mutluluk kısa sürecek.
Birinci olup da istediği liseye giremeyenler öğrenciler olacak.
Türkiye üçüncüsü olup da açıkta kalan öğrenciler bile olabilir.
Şimdi bu durumda bizim eğitim sistemimizin düzeyi artmış mı oluyor?
Dünyanın eğitim konusunda başarılı hangi ülkesinde bu şekilde binlerce birinci ve ikinci çıkar?
Aslında bu sınavlar öğrencileri seçmek, ölçmek ve sıralamak için yapılırdı.
Bu sınavla birlikte onu da ortadan kaldırmış olduk.
Ölçme ve değerlendirme kalitesi sıfırın altına düştü.
Günde 10 saat ders çalışanla, 1 saat ders çalışan eşitlendi.
Şimdi ayıklasınlar bakalım pirincin taşını.
Öğrenciler aynı liseleri seçerlerse çok büyük sıkıntı olacak.
Yerleştirme bindelik puan farlılıklarıyla yapılır artık.
Herkes birinci olunca sonucu okul puanları, ders ortalamaları belirler.
76 OECD ülkesi arasında matematik ve fen testlerindeki başarıda 41’inci sıradaydık.
Böyle giderse birinciliği kapar ve milletçe uzaya yolculuğuna çıkarız.
Neyse boş verin siz eğitimi, meğitimi filan..
Mehteri vermeye devam edin..
Hep birlikte Galatasaray lisesini yazarsınız artık çocuklar.
Fen liselerine, Anadolu liselerine yerleşemeyen birinciler, İmam hatip liselerine girince,
bakın Türkiye birincileri İmam hatipleri tercih etti propagandası yaparlar artık.
Ne deyim, vatana , millete hayırlı olsun..
Hoş kalın, İnançla ve Dirençle kalın..