Türkiye, siyasal iktidarın akıl ve bilim dışı eğitim politikaları nedeniyle eğitimde dibe vuran sonuçlar almaya devam ediyor. PISA-2015 uluslararası sınavda fen, matematik ve anadilini kullanmada OECD ülkeleri arasında sonlarda, yerli PISA olarak adlandırılan ABİDE-216 ve 2018 sınavları da benzer sonuçlar verdi. Geçen haftalarda basına yansıyan Yüksek Öğretim Kurumları Sınavı (YKS) sonuçları olabilecek en olumsuz sınav sonuçları olarak karşımıza çıktı. Tüm bu sınav sonuçları eğitimdeki nitelik kaybını somut olarak gösterirken Milli Eğitim Bakanından sonuçlara yönelik bir değerlendirme henüz basına yansımadı. Çok sayıda projeyi (!) gösterişli toplantılarla kamuoyuna açıklayan bakanın sonuçlarla ilgili açıklaması, özellikle laik-demokratik bilimsel eğitimle ilgili değerlendirmeleri merakla bekleniyor. Tüm bu sınav sonuçları üzerinden üniversitelerin, özellikle eğitim fakültelerinden de bir ses çıkmıyor. Ama bu sonuçlar üzerinde ülkenin tüm demokratik dinamik güçleri eğitimi yeniden düşünerek geleceğe yönelik projeksiyon geliştirmeleri acil bir görev olarak karşımıza çıkıyor.
Yüksek Öğretim Kurumları Sınavı (YKS) Temel Yeterlilik Testi (TYT) ve Alan Yeterlilik Testi (AYT) adıyla iki basamakta yapılıyor. iki basamakta yapılıyor. TYT' de sınavı geçerli olan 2 milyon 390 bin 188 adayın testlerdeki netleri aşağıdaki tablodaki gibidir. Türkçe’de 40 soruda ortalama net yanıt 14.6, temel matematikte 40 soruda doğru yanıt ortalaması ise 5.6 ve 20 soru sorulan sosyal bilimler ve fen bilimlerinde doğru yanıtlanan soru ortalamaları sırayla 6.6 ve 2.2…
TTY’de 15 bin öğrencinin puanı yarım net bile yapamadıkları için açıklanmadı. Yine ilk oturumda 15 net doğru yanıt veremediği için 628 bin 796 öğrenci puan barajı altında kaldı ve AYT’ye giremedi. 2018-YKS’de AYT’ye giremeyen öğrenci sayısı 511 bin idi. Sonuçlar, PISA-2015, ABİDE ve YGS sınav sonuçlarını doğruluyor, eğitim sistemindeki nitelik kaybı artarak devam ediyordu. Nitelik kaybı, okulların işlevselliğini yitirdiğini, okulların öğrencilere vermesi gereken becerileri veremediğinin ve çok az sayıda öğrencinin nitelikli eğitim aldığını ifade ediyor. Tabloda görüldüğü gibi dört alanda da yüzde ellilik başarı ortalaması yakalanamamış. Geçen yıl (2018’de) TYT’de 400 ve üstü puan alanların oranı yüzde 2,5 iken bu oran bu yıl 2.25 ‘te kalmış. Geçen yıl yüzde 27,38, 300 ve üstü puan almış. Bu oran bu yıl yüzde 25,84’e düşmüş. Hem 400 puan ve üstü hem de 300 puan ve üstü puan alanlarında ciddi bir başarı düşmesi görülmektedir.
Sıra No Dersin Adı Sorulan Soru Sayısı Ortalama Net Yanıtlar Başarı Yüzdesi (%)
1 Türkçe 40 14.6 36.5
2 Sosyal Bilimler 20 6.6 33.0
3 Temel Matematik 40 5.6 14.0
4 Fen Bilimleri 20 2.2 11.0
Alan Yeterlilik Testi (AYT)'te sınavı geçerli kabul edilen 1 milyon 880 bin 711 adayın ortalama net sayıları ise aşağıdaki tablodaki gibidir. Bu testlerde en başarısız alanlar fizik ve kimya oldu. Adaylar her iki alanda da soruların sadece yüzde yedisini doğru işaretlemiş. Aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi testlerin hiçbirinde yüzde ellilik başarı yakalanmamış. Sonuçlar gösteriyor ki YKS sınavı bir lise bitirme sınavı olsaydı öğrencilerin büyük bir çoğunluğu liseyi bitiremeyecekti. Okullarımızın sadece yüzde 2,5’i amacına ulaşmış oluyor. Yüzde 25,8 civarındaki öğrenci de ortalama civarı bir başarı gösteriyor. Bu da okullarımızın yüzde 75’inin bir lise ve meslek lisesinden beklenen beceri ve başarıyı sağlayamadığını ortaya koymaktadır. Okullarımızın yüzde 98’i de ideal düzeyde değil.
Sıra No Dersin Adı Sorulan Soru Sayısı Ortalama Net Yanıtlar Başarı Yüzdesi (%)
1 Türk Dili ve Edebiyatı 24 4.9 20.4
2 Tarih-1 10 2.0 20.0
3 Coğrafya-1 6 2.1 35.0
4 Tarih-2 11 1.9 17.2
5 Coğrafya-2 11 2.3 20.9
6 Felsefe 12 2.4 20.0
7 Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 6 1.0 16.6
8 Matematik 40 4.7 11.7
9 Fizik 14 1.0 7.1
10 Kimya 13 0.9 7.0
11 Biyoloji 13 1.2 6.3
Sistemin aynası olan bu sınav sonuçlarının üniversitedeki eğitimin niteliğini de etkileyeceği çok açık. MEB ve YÖK sınav sonuçları ile mutlaka yüzleşerek eğitimin nitelik kaybını önleyecek adımlar atmalıdır. YKS-2019 verileri eğitim sistemimizin ve okullarımızın döküldüğünü gösteriyor. Tüm bu sonuçlar karşısında ne yapacağız. Temel sorun bu sorunun yanıtını aramak. Eğitim sisteminin tüm bileşenlerinin ortak aklıyla eğitim sistemini yeniden yapılandırmalıyız. Okul öncesinden yükseköğretime bir eğitim reformunun alt yapısını tartışmalıyız, düşünmeliyiz. Bunu yaparken nitelikli öğretmen yetiştirmeyi öne çıkarmalıyız. Eğitimde adaleti, eşitliği, zorunlu 4-6 yaş okul öncesi eğitimi okul sisteminin içine katmalıyız. Mesleki ve teknik eğitimi nitelikli kılmanın yollarını üretmeliyiz. Laik, demokratik bilimsel eğitimi temel almalıyız. Eğitimi bir insan hakkı olarak bakan temel evrensel anlayışı öne çıkarmalıyız. Sonuçlar, eğitim sisteminde fen matematik, sosyal bilimler eğitiminin iflas ettiğini, verilemediğine işaret ediyor. Eğitimde dini, ve bilimdışı anlayışlardan acilen vazgeçerek fen, sosyal bilimler, matematik, felsefe ve güzel sanatlar ağırlıklı evrensel eğitime dönüş yapmalıyız. Sonuçlar bunu söylüyor. Eğitim tarihimizin sayfalarında onurla-işle-emekle yer alan Köy Enstitülerini tekrar hatırlamalıyız.