ZEHRA

TURGAY MUTLU 29/09/2020 - 09:40:11

Kelime anlamı olarak yüzü pek beyaz, ay yüzlü, ay kadar parlak olan diye ifade edilse de Arapça da süs eşyası ve ziynet diye bilinir Zehra adı. Türk Edebiyatı Klasiklerinden (İş Bankası-Kültür Yayınları)  Nabizade Nazım’ın ‘Zehra’ adlı eserini günümüz Türkçesiyle geçen hafta gittiğimiz Datça gezisi sırasında fırsat buldukça aralarda zevkle severek okudum. Bu roman, edebiyatımızdaki ilk gerçekçi romanlardan biridir. Eser aynı zamanda psikolojik romanların da ilklerindendir. Kahramanları çok canlı, dili sadedir. Eserde karısının kıskançlıklarından bunalan, bu yüzden mutluluğu başka kadınlarda arayan bir koca ele alınır. Zehra, kıskançlıkları yüzünden kötü olaylara sebep olur. Harika bir roman. Mutlaka okuyunuz. Zehra, Tazminat edebiyatının temel dinamiklerini en iyi yansıtan romanlardan biridir. Kıskançlık, aşk, ihanet temaları etrafında toplumsal dokuyu, kadın-erkek ilişkilerini ve o dönem geçerli ahlaki kodları gerçekçi bir biçimde yansıtır. Kitabı okurken Beyoğlu başta olmak üzere Kağıthane, Büyükdere ve Rumelifeneri’nde kitabın kahramanlarıyla beraber o semtleri gezmiş gibi oluyorsunuz. Akıcı ve sürükleyici bir eser.

                     Romanın özeti:

        Zengin bir tüccarın kızı olan Zehra, küçük yaşta annesini kaybedip annesiz büyüdüğü için; çabuk sinirlenmek, başkalarıyla kolay kolay geçinememek gibi özellikler edinir. Ayrıca çok kıskanç biridir. Evlenme çağına gelen Zehra’yı babası yanında çalışan katip Suphi ile evlendirir. Suphi’yi herkesten kıskanan Zehra, kocasının kendinden soğumasına, yanında çalıştırdığı güzel cariye Hüsnücemal’e ilgi duymasına sebep olur. Zehra cariyeyi evden kovar. Suphi aslında karısını sevmektedir, ama karısının çekilmez davranışlarından dolayı Zehra ile boşanır ve cariye Hüsnücemal ile evlenir. Zehra kocasından ve cariyeden intikam almak için çok çekici ve becerikli olan Rum kızı Üryani’yi Suphi’ye musallat eder. Yosmalığıyla meşhur olan Üryani Suphi’ye; Zehra’yı Hüsnücemal’i hatta babadan kalma ticarethaneyi bile unutturur. Gözü Uryani’den başka hiçbir şeyi görmeyen Suphi her şeyini onun için harcar, işini de batırır. Artık hiçbir şeyi kalmamıştır. Üryani Suphi’yi terk eder.                                                                                                                            Bu arada Suphi’nin karısı Hüsnücemal çocuğunu düşürmüş ve intihar etmiştir. İşsiz ve parasız kalmış olan Suphi sokak serserisi haline gelmiştir. Tulumbacılık için müracaat eder. Suphi’nin aklı hala Rum yosma Üryani’dedir. Üryani’yi bir gün başka bir erkekle yakalayınca ikisini de öldürür. Suçu ispatlanamadığı için idam edilmez ama sürgüne gönderilir. Zehra, Suphi kendisini terk edince Muhsin’le evlenmiş, onun ticarethanesinin başına geçmiştir. Muhsin hastalanır ölür. Zehra Muhsin’le mutlu bir evlilik yaşayamaz ama mutlu olamadığı için de pek üzülmez. Kendi kıskançlıklarından dolayı Suphi’nin başına gelenleri öğrenince yaptıklarına pişman olur. Bir gün yolda karşılaştığı düşkün kadın yanında düşüp ölünce eski kayınvalidesi olduğunu öğrendiği bu kadının üstüne kapanır ve ağlar. Çünkü bütün bunlara o sebep olmuştur. Bu üzüntüyle ve vicdan azabıyla hastalanıp ölür.