“Yine moralim darma duman”

Erdil Ünsal 31/01/2020 - 15:40:16

Uzun zamandır dışarı çıkmıyorum. Yaşlı bir adamı dünyanın dışına koymuş gibi odamda yaşıyorum. Zaman ve mekân duygusundan uzak, tv kapalı, sadece eski model  cep telefonum yanımda. Sabaha karşı telefonuma bir deprem mesajı geldi. Kapalı tv imi açtım biraz cızırtı yaptı ama görüntü verdi. Bu kez deprem Erzincan Varto ve Van fay hattında bulunan aman bu bölgede deprem olacağı uyarısını diğer depremlerde olduğu gibi dikkate alınmayan Elazığ ve Malatya illeri hattında.

Hemen çadır gönderiyoruz. TOKİ inşaatlarına hasar tespitinden sonra başlanacak.  demeçleri yayınlanacak. Sağlam evler arasında yıkılan binanın yüklenicisi bulunacak yargılanırmış gibi yapılacak az bir para cezası kesilecek. Yandaş yüklenici ise o da tahsil edilmeyecek, serbest kalacaklar ta ki diğer bir depreme kadar. Deprem yapmaz ülke insan ayırımı. Gelince vurur yıkar alanı. Zaman geçse de aynı kafa aynı boş vermişlik değişmiyor

CB Cezayir ve birkaç ülke ziyaretinden sonra Soma maden kazasında madenci ölümü  ile verdiği söylemde, “ölüm madencinin fitratında var” ı tekrar kullanır mı aklıma düştü.

Komşum ve ailesi Elazığ’lı deprem haberini duyar duymaz sabah erken evlerine gittim. Çamlıca Sellahattin Cami’ine sabahın köründe namazı kılmaya gitmişler. Halbuki Komşum AKP li değil diye daha yeni işten çıkarılmış, yerine Suriyeli vasıfsız bir işçi alınmıştı. Git Üsküdar’da bir camide kıl  namazını. Eminim depremden haberi olmamıştır.

Tv haberlerine,bayramda kurban kanı, şehit kanı ve bayram trafiğinde can verenlerin kan haberleri yanına şimdi de depremde ölenlerin kanı karıştı. Yaralıların akıbetinin ne olduğu haberini hiçbir zaman öğrenemedik, öldüler mi sakat mı kaldılar.  Sadece sansürlenmiş resmi kayıt ölüm haberleri.

Tansiyon ilacım bitmiş ve moralimi bozmamaya dikkat ediyorum Arada havalandırıyorum odamı. Kıskançlık, hırs ve yoksukluk sebebiyle eşlerin bıçaklanarak kanlarının akıtılması dahil kan dökmeye meraklı bir kitle. Diyanet kurban kesme için yer göstermiş. Uluorta karısını bıçaklayarak kan akıtanlar  için de yer gösterse ya diyesim var.
Tek tesellim gürültülere bulaşmadan var olmamı yaşamaya çalışmam.
Büyük bir ciddiyetle yapıyorum bunu ve insanlarla gerekmedikçe konuşmamaya ve yandaş medya haberlerini izlememeye gayret ediyorum. Birbirinden kopuk ve birbirini anlamayan bir toplum var.
Hayat gülle diken arasında yazısız geçmesin diye  arada tekrar tekrar okuyup şiirlerimi düzenliyorum. Olumsuz bulduklarımı ayıklıyorum. Hepsi olumsuz ve muhalif şiirler. Olumlu şiir yok aşk şiiri dışında. O da yazıklama ile dolu. Epey de birikti sosyal ve aşk içeren şiirler. Bu ortamda nasıl aklıma düşüyor aşk şiiri yazmak ben de şaşıyorum.

Bir ara düzenlediğim şiirlerimi dijital ortamda çoğalttım ve bastırayım dedim. Sakal bıraktım ve enseme yakın az kalmış saçlarımı toplayıp at kuyruğu yaptım. Kulağımın tekinde bir de küpe olsa tam bir şair görüntüsü. Başvurdum orta halli bir kitapevine. Medyatik ve sansasyonel biri olmadığım için şiirlerimi daha okumadan kitapevi basmaya yanaşmadı. Satışı olmaz dedi ve basmak için de üstüne para istedi. 1000 adetten aşağı basamazlarmış.

Hayata olumlu bakmaktan çıkalı çok oldu, eski sakalsız at kuyruksuz efendi görünümlü fotoğrafımı iliştirdiğim aynanın kenarına. Her sabah geçiyor konuşuyorum eski halimle.
Akşamları kuruyorum çilingir soframı  kalbimi  birkaç anı ve şiire sarıp oyalanıyorum. Artık, iki duble rakı içemiyorum şaraba döndüm. SGK emekli maaşımı idareli kullanmam gerekiyor. Tek değişmeyen tarafım hâlâ dağınık ve hâlâ pasaklı olmam. 
Bazı geceler gökyüzüne bakmayı ve yıldız saymayı seviyorum.
Gelecekten umutsuz şairlerden biri olarak yıldızları saymayı bir iş edindim kendime.