Umuda bavul topladım bugün

Erdil Ünsal 15/05/2017 - 12:46:35

Acabaları, keşkeleri bir bavula toplayıp, beynimde dolaşıp duran kalabalık düşünceleri dağıtmak için yine kısa kısa yolculuklar geçiyor aklımdan. Evde dolap üstünde o bana ben ona bakan sırt çantam beraberce seyahate çıkalım mesajını aldı gene. Aylardan Mayıs, uzaklarda sahil kenarında oturup seyredilecek bir gökyüzü, bir yelkenli ve sevilecek yeni açmış çiçekler nasılsa bulurum. Yaşantımı basite indirdim. Öyle eskisi gibi aha, yeni bir gömlek, aha, yeni bir t-shirt alma hevesim kalmadı. Küçük çantamı farklı çamaşır ve giysilerle sıkıştırma hevesim artık yok. Yine de, unuttuğum bir şey kalmasın diyerek gereğinden fazla çamaşır ve giysi koyduğum oluyor. Her şey sığacak ama hiçbir şey içinde eksik olmayacak. Götürmeyi düşündüğüm eşyaları önceden listesini hazırlar zaman zaman da hazırladığım listede eksik olan kalmasını son bir kez daha gözden geçiririm. Yolum hiç şaşmaz adresinden. Sırt çantamı yere indirip, ayağıma destek, sırtıma yastık yaparken zor gelmedi terminallerde beklemek. Öyle bir yol arkadaşı ki bir an mecbur kalmadıkça yanınızdan ayırmazsınız. Havaalanında tuvalete giderken mutlaka yanınıza alacak kadar size yakındır. Otobüs yolculuğunda yol arkadaşımdan ayakaltında kalmaması için mecburen bagaj verme durumum hariç. Pek ayrı kaldığım söylenemez. Bagaj bandı üzerinde gelirken “hangisi benimdi” yi atlamamak için her seyahatime aynı valiz veya sırt çantası ile çıkmaya dikkat ediyorum. Valizimin üstüne olur ya açılmasın diye bir de kemer bağlarım. Havaalanında bagaj beklemek olmasın diye yol arkadaşım genellikle kabin içine alınmaya uygun büyüklüktedir. Gideceğim otele varır varmaz, ilk iş olarak sırt çantamı açıp içindekileri askılara yerleştirmeden önce göreceğim yerleri kaçırmamak için hemen dışarı fırlarım. Tekerleğin keşfinden çok çok sonra mucize küçük tekerlekler henüz çantaların altına monte edilmediği zamanlarda bavul taşımak oldukça zordu. Sadece tatile giderken mi? Çeyiz saklamada, doğuma, askere giderken, soygunda bavul, para kaçırırken bavul. “30 bavulla İstanbul’u terk etti.” “Bülent Ersoy kuaföre iki bavulla gitti.” “Yugoslavya ve Rusya’dan bayanlar İstanbul/Laleli’ye bavul turizmi için geldiler”. “Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai, yaptığı bir açıklamada, New York Times gazetesinin Tahran’dan bavulla para aldığına yayımladığı haberi doğruladı”. Bavulun katkısı olmadık yer hemen hemen yok. Bavulların evrimini belirleyen, aslında üreticiler değil, taşıtlar oldu. 19.’uncu yüzyılda buharlı gemi ve trenlere uygun tasarlanan giysi kutuları, 1930'larda uçak ve özel otomobillerin yaygınlaşmasıyla küçüldü. Sonuçta ortaya yalnız kıyafetleri taşımak için tasarlanan valizler çıktı. Onların da ilk versiyonları tıpkı sandıklar gibi ahşap ve deridendi. Özel otomobiller arttıkça, valizler kalın karton ve plastikten yapılır oldu.

Bu gün bavullar hala evirilmeye devam ediyor. Arayış hep daha hafif, daha rahat kullanılanlara doğru. Örneğin 2004'te Samsonite, 4 tekerleği geri getirdi, ama bu sefer tekerlekler her yöne dönmekte, itilmekte ve çekilmektedir. Anlaşılan bavulların evrimi devam edeceğe benziyor. Yalnız parkede taşırken ses yapmayanı daha bulunamadı. Bavula bir göz attığımız zaman, eski çağlara kadar uzandığını görürüz. O yıllarda hasır ya da bitki saplarından örülmüş, sepete veya kutuya benzer nesnelerden yapılmıştır. Yine de hafif, esnek ve dayanıklı oluşlarıyla bu günkü ideal bavulların oluşturulduğu söylenebilir. Ama bavulun asıl hikayesi, Roma İmparatorluğunda geçmiştir. Romalı lejyonerlerin ömrü hep taş döşeli yollarda geçtiğinden, başka diyarları görmek için seyahate çıkarlar. Yanlarında taşımaları gereken sandıklar, dünyanın ilk gerçek bavulları olarak kayıtlara geçmiştir. İnsanlığın bavula tekerlek takmayı uçağın icadından bile sonra akıl etmesi yönünde olan söylemleri, bazı kaynaklar şöyle yalanlamıştır. Bir rivayete göre 1150 civarında Filistin'de kutsal topraklar için savaşan Haçlılar, silah ve ekipmanlarını taşımak için sandıklarına tekerlek takmışlar. Kasalar ve sandıklar genellikle ahşap çerçeveliydi ve içindekileri yağmur, kar, çamur gibi dış etkenlerden korumak için yağlanmış deriyle kaplıydı, hatta bazılarının zeminleri demirdi. Ortalama büyüklükte bir sandık, boş olduğunda bile yaklaşık 50 kg. ağılığındaydı. 19.ncu yüzyılda ulaşım araçları ve yollar gelişti; insanlar daha fazla seyahat etmeye başladı. Bu seyahat fazlalığını gören üreticiler, bavulları hafifletmeye başladı. Bavul mağazaları 1910 tarihinde kurulurken yaratıcılarından adını taşıyan şirket, yani “Shwayder Bavulları” oldu. 1939'da önce olağanüstü güçlü, Antik Çağ'ın İbrani kahramanı Samson'un adını aldı. 1966'da ise Samsonite'a dönüştü. İlk bavul mağazası da 1923 yılında Londra'da açıldı. 
Yazar şöyle demiş. Umuda bavul topladım bugün…
Ben yine bulurum bir gökyüzü, severim papatyaları. Sabahların tarçın kokularında sanrılar içinde seni gözlerinden öptüğüm resimlerimi, içimin kalabalıklarını, tüm yaramaz çocukluklarını erkenden sessizliğe teslim ettim. Bilirim hangi kuşun kanadında saklanır bizim hikâyemiz. Ben umuda bavul topladım bugün...