Türkiye Dış Politikası Son Yıllardaki En Önemli NATO Zirvesi’ne Giderken: Diplomasinin Sınırlılıkları.

Erhan Ayaz 10/06/2021 - 09:48:37

Uzun yıllardır konu üzerine çalışan akademisyen, gazeteci ile uzmanın dile getirdiği üzere Türkiye dış politikası batı ile kuruduğu ilişkiler içerisinde büyük bir sıkışmışlık içerisinde. Tabii bu zor halin birçok sebebi ve sonucu var. Bende elimden geldiğince uzun zamandır bu sorunlar üzerine yorumlarımı sizlerle paylaştım. Bu manada konuyu farklı değerlendiren, Türkiye’nin bir dış politika başarı hikayesi yazdığını ifade eden uzmanlar olsa da batı ile ilişkilerde reel politik içerisinde durum bariz bir şekilde düşündürücü durumda. Transatlantik ile ilişkilerin sorunlu olmasının nedenleriden birinin de Türkiye’ye karşı ikircikli yaklaşımlar olması da kuşkusuz ayrıca değerlendireceğimiz bir husus olmalı.

Ancak dış politikanın partilerüstü bir mesele olması gerekliliğini hatırlatarak Türkiye dış politik geleceği açısından son yıllardaki en önemli görüşmesine hazırlanıyor demek mümkün. Uzun yıllardır gündemden düşmeyen, çok farklı ülke, aktör ve gücün tarafı olduğu sorunlarla dolu coğrafya içerisinde Türkiye’yi ilgilendiren neredeyse tüm meseleler Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Biden arasında 14 Haziran’da gerçekleşecek görüşmede ele alınacak.

Tarafların görüşmedeki gündemlerini hazırlayan Dışişleri Bakanları açıklamaları bize liderlerin görüşmesinin nasıl geçeceğine dair bir fikir verebilir. ABD Senatosu Dış İlişkiler Komisyonu’nda Dışişleri Bakanlığı bütçesiyle ilgili oturumda senatörlerin sorularını yanıtlayan Blinken: “Şundan kesinlikle eminim ki Başkan Biden gelecek hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüştüğünde ilgili tüm konular gündemin en üst sırasında yer alacak. Birçok bakımdan Türkiye bir NATO müttefikinin davranması gerektiği şekilde davranmıyor. Sadece Rusya’dan S-400 alımı değil, bunun de ötesinde, Doğu Akdeniz’de atılan adımlar derinden rahatsız edici” şeklinde konuştu. Bu noktada belirtmek isterim ki Doğu Akdeniz konusunda hem ABD hem de AB’nin tavrı çok indirgemeci bir tavır. Türkiye bölgedeki haklarından asla taviz vermemeli ancak bunu doğru metotlarla mı gerçekleştiriyoruz? Bu sorunun yanıtını aslında milletçe vermemiz gerekiyor. Diplomaside haklı olmak her zaman masada kazanan taraf olmak anlamına maalesef gelmiyor.

 

Peki görüşmede hangi önemli konular ele alınacak?

1. S-400 Hava Savunma Sistemi ile Türkiye-Rusya arasındaki ilişkiler.

2. Doğu Akdeniz’deki son gelişmeler. Bu maddenin Türkiye dışındaki tarafları konunun ne kadar zor aşamada olduğunu aslında bize gösteriyor; Yunanistan, İsrail, Güney Kıbrıs, Mısır, Libya, Filistin.

3. Suriye’deki son gelişmeler.

4. Afganistan. Blinken’in açıkladığı başlıklar arasında sürpriz olarak sayılabilecek gelişme aslında Afganistan başlığı. Türkiye’nin Kabil Uluslararası Havalimanı’nın korumasını ve işletmesini istemesi ajanslara düşen çok basit ama önemli bir gelişme. Sadece bir havalimanı işletmesi değil bahsi edilen durum. ABD’nin askerini çektiği ülkede Taliban sorunu ve gerçekliği sahada dururken çok dikkatle takip edilmesi gereken bir başlık. Hatırlatmakta fayda var ki ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü John Kibry bu haberle ilgili yorumunda çok olumlu bir dil kullandı.

5. Türkiye’nin bazı iç meseleleri de diğer konu başlıkları arasında.

Blinken ilgili açıklamasında gündemin ana başlığının ise Türkiye ile ABD arasındaki görüş farklılıkları olduğunu açıkça dile getirdi. Gündem arasında ABD’de devam eden Halkbank davasının olmaması aslında olumlu bir durum olmakla birlikte konunun tamamen ABD kurumlarına devredilmesi Trump ile Biden arasındaki Türkiye’ye yaklaşım farklılığının en belirgin özeti. Trump bireysel ilişkiler üzerinden bir diplomatik düzlem kurarken Biden tüm konuların tamamını kurumlar üzerinden yürütülecek ilişki düzlemine getirdi. Bu noktada hatırlatmak isterim ki Biden yönetimi diplomatik anlamda hangi adımları atacağı konusunda Türkiye’ye ilettiği mesajlarda sürprize mahal vermeyecek şekilde açık davranıyor.

Eminim ki diplomatik muhatapların teknik görüşmeleri bu önemli görüşme öncesinde çok uzun saatler almıştır. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman'ın Türkiye’ye gelmesi bu görüşmelerin ne kadar hassas bir zeminde olduğunu da aslında bize gösteriyor. Sherman’ın konuyla ilgili açıklaması da diplomatik nezaketin de en üst sınırında bir açıklamaydı. Hatırlamakta fayda var ki Sherman şunları söylemişti: “S-400'leri almak NATO ittifakında sorun yaratıyor. Alternatif sunduk, tam olarak ne yapmaları gerektiğini biliyorlar. Umarım ortak bir yol bulabileceğiz. Bu teknik detay bir konu değil, siyasi bir şey değil. Türkiye durumun farkında, atması gereken adımları biliyor. Nasıl bu adımların atılacağını da görüştük, bu Türkiye'nin kararı olacak. " şeklinde konuşmuştu.

Kapalı kapılardan dışarı çıkan bilgiler ve sahadaki son gelişmeleri birlikte yorumlarken tarafların birbirinden ne kadar uzakta durduğu tespitini yapmak gayet mümkün. Özellikle Afganistan’ın Kabil Havalimanı ile ilgili haberlerin ajanslara düşmesini, görüşme öncesinde Türkiye’nin attığı iyi niyet göstergesi niteliğinde bir adım olarak görmek mümkün olsa da mevcut durumdaki mesafe halen çok uzak.

Özetle görüşmede tarafları bekleyen çok zorlu meselelerde nihai bir çözüm beklemek mümkün olmasa da görüşmenin kendisinin zor bir atmosferde geçeceği ise aşikar. Biz yine kuvvetle muhtemel görüşmenin medyaya yansımalarında olumlu bir dil göreceğiz ancak unutmamak gerekir ki diplomasi birbirini sınırlama sanatıdır; tıpkı bir satranç müsabakası gibi. Tarafların elinde kalan taşlara göre belirlenecek bir geleceğe doğru yol alıyoruz... Türkiye-ABD ilişkilerinin seyrinin belirleneceği asıl önemli tarih Türkiye’ye uygulanan CAATSA yaptırımlarının yeniden gündeme geleceği Aralık ayı olacaktır. Türkiye ile ABD arasındaki ilişkinin mecrasını belirleyecek en önemli tercih ise S-400 meselesi olmaya devam ediyor. S-400’ler başlığı masada dururken, zaman her geçen gün tarafların birbirinden uzaklaştığı bir düzlemde ilerliyor. S-400 meselesi nasıl çözülür; birlikte bekleyip, göreceğiz...