Ne işinize yarayacak selâ?
Demesem iyi de, içimde kalmasın hadi diyeyim..
En barışçı olanınız bile "barış"ı bilmiyor, "barış"ı tanımıyor, "barış" için bişey yapamıyorsunuz.
Ne pacaksınız selâyı, ne yapacaksınız, yas ilan etmeleri?
Şehit selâsı vermek, cami minarelerinden, şehitlerimiz olduğunu, hiç birimizin anlamadığı arapça ile ilan etmektir.
Sahiden bunu neden istiyorsunuz?
Bayrakları yarıya indirmelerle bu savaş bitecek mi?
Şehit artı selâ, şehit artı sela, bu böyle sürsün gitsin mi?
Yaramızın üstüne su dökmekten başka hiç bir işe yaramaz bu istedikleriniz.
Bunların hepsini yapınca, bir daha şehit cenazesi gelmeyecek mi?
Gelmeyecekse, mevlitlerle, lokmalarla bu dediklerinizin hepsini yapalım...
Ama savaş bitmeyince, şehitlerin bitmeyeceğini, acıların dinmeyeceğini siz de biliyorsunuz değil mi?
Yazık #barış çağıracakken, halâ ritüeller, hâlâ zikirlerin peşindesiniz.
Bu bir "çaresizlik, savaşa teslim olmuşluk" öğretisidir.
Çok istiyorsanız, bunları yine yapın ama, şehit doğuran bu savaşı, şehit fabrikası olan bu savaşı sona erdirmedikçe, bu acıların bitmeyeceğini nasıl göremezsiniz?
İdlip'te, Suriye'nin ortasında, açıklık yerde, hava savunmasız, açık hedef 7,500 askerimiz orada öylece durdukça, bu şehitlerin arkasının, belki de çoğalarak geleceğini nasıl görmezsiniz?
Niçin "çekin askerlerimizi oradan" demiyorsunuz da, durmadan selâ ve yas ilânı istiyorsunuz?
Kime ne yararı olacak yasın ve selânın?
"Suriye'deki tüm mehmetçiklerimiz, derhal kendi sınır boylarımıza geri çekilmelidir" deyin.
"Suriyenin iç barışı için biz ne yapabiliriz, bu mültecileri ülkelerine geri nasıl gönderebiliriz", yeni dersimiz bu olmalıdır.
Yani önce biz evimize dönelim.
Bir daha şehit cenazesi gelmesin.
Silahlar sussun, hemen barış, hep barış, savaşa hayır.
Sonra, yas günü de ilan eder, bayrakları yarıya da çeker, selâlarını da misliyle veririz.
Şimdi hep birlikte BARIŞ isteme zamanı.
Ulusum başın sağ olsun, tüm analar acınızı paylaşıyorum.
#barış, #barış, #barış, #barış.
Şehit kutsamaları bırakın, #barışı kutsayın, #barışı yüceltin.
