Sadece doğal felaket mi?

Can Pulak 18/02/2023 - 08:22:10

Kavgayı, gürültüyü, siyasi hesaplaşmayı filan bırakıp, yaraları süratle sarmaya ve ileriyi planlamaya odaklanmak lazım.
 
Olan oldu, ihmalleri ve sorumsuzlukları tartışmak yerine, öncelikler sıralamasına dikkat etmeliyiz. Enerjimizi havanda su dövmeye, akıntıya kürek çekmeye harcamamalıyız. Önce milletçe kenetlenmeliyiz birbirimize. Bu konuda iktidara büyük görev düşüyor. Kendisine oy vermeyenleri dışlamaktan, kendisi gibi düşünmeyenleri aşağılamaktan, milletin yarısından fazlasını yok farz etmekten ve en önemlisi devamlı Anayasa ve yasaların dışına çıkma alışkanlığından, çok geç de olsa artık vazgeçmelidir. Büyük bir faciayla karşı karşıyayız. Bu durumda siyasi gözlükleri hemen çıkartmak, milli gözlüklerle yürümek zorundayız.
 
Yapılan yardımlara siyasi kılıf geçirme çabalarını hepimiz büyük bir üzüntüyle seyrettik. Ömer Çelik’in (AKP olarak sahadayız) sözü kulaklarımızdan gitmiyor. Ordumuzun bölgeye büyük bir rötarla inişini televizyonlarda izlemedik mi? Gözlerimiz günlerce Kızılay’ın çadırlarını ve aşevlerini aramadı mı? Milli bir felakete uğradık. Elbette gece yarısı gelişen böyle bir facianın karşısında hemen toparlanmamız kolay değil. Bunu anlayışla karşılamalıyız. Ama Ahbap gibi, AKUT gibi, muhalif belediyeler gibi yardım için çırpınanları engellemek ne demek? Giden yardım araçlarının logolarını değiştirmek, bazı malzemelerin üzerine iktidar partisinin veya başkanının amblem ve adını yapıştırmak siyaset fırsatçılarının ve acıdan pay kapmanın ilkel görüntüleri olmadı mı? Yakıştı mı bunlar, aferin diyen aklı başında kimse oldu mu acaba?
 
Gönül isterdi ki Cumhurbaşkanı, hemen televizyona çıkarak milletin tümünü kucaklayan siyaset dışı sakin bir konuşma yapsın. Parlamento’da temsil edilen tüm partilerin genel Başkanlarını toplasın. Birlikte felaketin önlemlerini görüşsünler, tüm güçlerini birleştirsinler. Bu arada Ordumuza hemen (müdahele) emrini versin. Kızılay’ı anında devreye soksun. Ona buna efelenmek, yardım kuruluşlarını ayıklamak yerine herkesi yardıma çağırsın. Yangın çıkan bir evde aile reisi ne yaparsa onu yapsın. Deprem bölgesinde camileri açtırmak, dondurucu soğuğun altında çaresiz bekleyen insanlarımızın camilerimize sığınmalarını sağlamak niye aklına gelmez ki?
 
Böylesine büyüğünü pek yaşamadık ama doğal felakete yabancı bir ülke değiliz. Hele depremlere, yıkıntılarına, insan kayıplarımıza çok sık rastlıyoruz. Ancak bunlardan ders almayı beceremiyoruz bir türlü. Üstelik doğallara ilaveten bir de yapay siyaset felaketiyle de yaşıyoruz yıllardır. Buna bir çare bulabilsek, doğal felaketlerin üstesinden daha kolay gelebiliriz. Ne demokrasiyi doğru dürüst uyguluyoruz, nede siyaseti çağdaş ülkelere benzer sürdürüyoruz. Hepsini işimize geldiği gibi yapıyoruz. Amacımız maalesef düzeltmek değil, mevcut sağlıksız ve çarpık sistemi devam ettirerek nimetlerinden yararlanmak. Bir spor kulübü gibi yönetiliyoruz ve hep tribünlere oynuyoruz.
 
Gerçek demokrasimiz olsa, milletvekillerimizi liderlerin iki dudağından değil de, delegelerin ve milletin oylarıyla belirleyebilsek, belki de oluşacak Parlamento daha sağlıklı ve ihtiyacımız olan yasaları kolayca çıkarır. Her neyse, buralara gelmeden önce biz yaralarımızı süratle sarmaya bakalım. Seçimi erteleme hesaplarına kafa yoracağımıza, hepimiz bir araya gelerek yaraları akıllıca ve milli menfaatlere uygun şekilde sarmaya çalışalım. 
 
Bu arada enkaz kaldırma ve depremzedelere yardım çalışmaları sürerken, bir şeyi gözden kaçırmayalım. Bugün Türkiye’nin her yerinde inşaat furyası devam ediyor. Bari şu andan itibaren onları ciddi şekilde kontrol edelim yâda zemin etütlerini ciddi kontrolden geçirmeden işe devamlarını önleyelim. Öncelikle bunu da başlatsak iyi olur.