MÜFTÜLÜKLERE, RESMİ NİKAH KIYMA YETKİSİ VERİLMESİ'

GÜLDEN SÖKELİOĞLU 19/10/2017 - 09:00:45

Nüfus Hizmetleri Kanunu'nda yapılan değişiklik ile,'Müftülüklere resmi nikah kıyma yetkisi verilir' sözü, Meclis İçişleri komisyonunda, 'İl ve İlçe Müftülükleri' olarak değiştirildi ve sert tartışmalara rağmen kabul edildi.
 
Bu hafta içinde TBMM'de bu yasa tasarısı görüşülecek; ülkemizin kaderini değiştiren tüm tasarılarda olduğu gibi, şiddet görüntüleri ve arbede içinde geçirilmeye çalışılacak ama kadınlarımızın direnci üzerine sanki yangından mal kaçırır gibi gizleniyor ve ne zaman Meclis Genel Kurulu'na geleceği belli değil.
'Müftülerin resmi nikah kıymasında ne sakınca olabilir?' diye düşünen olabilir.
 
Belediye Başkanları, nikah memurları, köy muhtarları nikah kıyabilirken, hiç ihtiyaç yokken bu konu niye gündeme geldi?
 
Çok masum bir istek gibi görünen bu tasarı yasalaşırsa, çok önemli değişiklikleri de beraberinde getirecektir:
 
-Resmi nikahını müftülere kıydıranlar 'dindar', nikah memuruna kıydıranlar ise 'dinsiz' olarak nitelendirilecek, toplum daha da ayrıştırılacak.
 
-Tek eşli evliliğin yerini çok eşli evlilikler alacak, kadınların evlilik sözleşmesi ile kazandığı hakların güvencesi kalmayacak.
 
-Türk Medeni Kanunu( 17.02.1927) ile; evlenmede, boşanmada, miras, nafaka ve şahitlikte erkeklerle eşit haklara sahip olan kadınlar haklarından mahrum bırakılacaktır.
 
-Eğitimde uygulanan 4'lü parçalı model ile, okuldan koparılan kız çocuklarının, 2., 3. ve 4. eş olarak alınmasına kim engel olacak?.
 
-Yoğun tepkiler üzerine ,Tecavüz yasa tasarısıyla dönüştüremedikleri toplumumuzu, imamlara resmi nikah kıyma yasa tasarısı ile dönüştürmek istiyorlar. 
-Törelerin ağır bastığı ülkemizde, Büyükşehir'lerin uzak mahallelerinde, müftülerin, vekili olarak imamların ve vekil imamların  kıydığı nikahın resmi mi, dini mi olduğunu   kim denetleyecek?.
 
  Tam bir kargaşa yaşanacak.
 
-Ayrıca Nüfus Hizmetleri Kanunu'nda yapılan değişiklikle; 'evlenme' ve 'doğum bildirimi yok', sadece aile büyüğünün nüfusa başvurması yeterli, çocuklar babanın nüfüsuna kaydediliyor ve ana adının yazılmaması da amacın ne olduğunu gösteriyor.
 
Böylece; kaçırılan, taciz edilen ve okuldan koparılan kız çocuklarının evlendirilerek hayatlarının karartılması anlamına geliyor.
 
Türk Medeni Kanunu ile sağlam bir temeli olan Türk aile yapısı değiştirilerek karmaşık hale getirilmek isteniyor.
 
Buradan, bu tasarıyı yasalaştırmak için uğraşacak olan milletvekillerine şunu sormak istiyorum:
 
'Sizler; kız çocuklarınızı, babası dedesi yaşındakilerle evlendirmek, hayatlarını karartmak ister misiniz?
 
Toplumun yarısını oluşturan kadınların duygu ve düşüncelerini görmezden gelemezsiniz.
 
Bizler; kız çocuklarımızın ve kadınlarımızın hayatını karartacak, kazanımlarımızı elimizden alacak bu tasarıya karşıyız.
 
Atatürk'ün, bizlere sağladığı haklara sonuna kadar sahip çıkacağız.
 
Sahip olduğumuz haklarımızı elimizden almak isteyenlere karşı haykırıyoruz: 'Kadınların insan yerine konmadığı şeriat devleti istemiyoruz.'
 
Büyük önder, Mustafa Kemal Atatürk'ün kadınlara verdiği değeri şu sözünden anlıyoruz:
 
'Erkek herşey olabilir; ancak ana olamaz. Onun için kadın erkekten önce gelir. Bu nedenle uygar toplumlarda erkek kadına saygı duymuştur.'
Biz de, sizlerden saygı bekliyoruz.