Kriz Yönetimi ve Kurumsal Hazırlık: Başarısız İran ile Avustralya Örnekleri

Erhan Ayaz 15/01/2020 - 08:09:17

Yıllardır yerel gazetelerimizde düşüncelerimi sizlerle paylaşıyorum. Genellikle küresel konuları yorumladığım yazılarda satır aralarında kriz yönetimi, algı yönetimi, stratejik iletişim gibi çağımızın olmazsa olmaz kavramları hakkında sizlerle bilimsel metotları paylaşıyorum. Hatta geçtiğimiz yıl iki kere “Yerel Seçimler, Siyaset ve Stratejik İletişimin Önemi” başlıklı iki yazı kaleme alarak stratejik iletişimin önemine değinmiştim. Geçtiğimiz hafta dünyada gündemi ilgilendiren çok önemli iki konudan biri benim de önceki yazımda değerlendirdiğim Kasım Süleymani Suikastı ve İran-ABD gerilimiydi. Diğer çok önemli konu da içimizi yaralayan Avustralya’da yaşanan büyük bir doğa felaketi olan  Eylül ayından bu yana devam eden yangınlardı. 
 
Günümüz iletişim çağında yaşanan krizleri yönetmek için kriz yönetimi ve stratejik iletişim alanlarının temel doğrularını uygulamak en ciddi yönetişim şekli olmalıdır. Bu temel doğrulardan bir haber şekilde yönetmeye çalıştığınız krizlerin sonunda, siz krizi değil kriz sizi ve kurumunuzu yönetir. Aslında İran’da ve Avustralya’da yaşanan ve yönetilemeyen krizler sonucunda krizin ilgili kurumları yönetmesi nedeniyle çok başarısız sonuçlar yaşandı. İran’da suikasta kurban giden Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani sonrasındaki süreçte İran’ın verdiği tepki, cenazede yaşanan kayıplar ve sivil Ukrayna uçağının yanlışlıkla vurulması nedeniyle 176 kişinin ölmesi. Bu başarısızlıkların kurumsal açından birçok nedeni olmasıyla birlikte İran gibi bir devletin kriz yönetme yeteneklerini hiç geliştirmediği çok net ortaya çıktı. Krizi yönetemeyen İran’ın da hem iç kamuoyunda hem de dış kamuoyunda büyük bir itibar erozyonu yaşaması da algı yönetimini ilgilendiren çalışmaların yapılmasını zorunlu kılmaktadır. İran yaşanan son krizi çok kötü sonuçları doğuracak şekilde yönetememiştir. Ayrıca yine özellikle Bağdat’taki ABD üssüne yapılan saldırı ile Ukrayna uçağının düşmesinin sonrasında yaptıkları açıklamalar ders kitaplarında bir kriz nasıl yönetilemez sorusuna örnek olacak niteliktedir. 
 
Konumuzdan uzaklaşmadan, “kriz” sözcüğü Türk Dil Kurumuna göre birkaç farklı şekilde anlatılmıştır. Bu anlatımlardan sonuncusu krizi “Bir ülkede veya ülkeler arasında, toplumun veya bir kuruluşun yaşamında görülen güç dönem, bunalım, buhran” olarak tanımlar. Bakın Avustralya Başbakanı Morrison, BBC’ye yaptığı 12 Ocak tarihinde yaptığı açıklamalarda “ ‘itiraf ediyorum, kriz yönetiminde hatalar yaptım” dedi. Hem İran’da hem de Avustralya’da -ki birbirinden sosyal, kültürel ve siyaseten taban tabana zıt iki ülkede- kurumların yaşanan krizleri yönetememesi sonucunda yönetimleri istifaya davet eden sokak gösterileri yaşanmaktadır. 
Krizlerin çeşidi her ne olursa olsun günümüz karmaşık dünyasında krizlere karşı hazır olmak, kurumsal devamlılık için olmazsa olmazdır. Bu nedenle mümkünse krizler oluşma aşamasındayken müdahale edip önlemek ya da kriz oluştuğunda gerekli kriz yönetme kabiliyetine sahip olarak krizin süresini en aza indirmek amaçlanmalıdır. Krizin olası zararlarını en aza indirmek için doğru tespitler yapabilmek, hızlı ve etkin kararlar alabilmek,  doğru planlama ve örgütlenme stratejisini oluşturmak çok önemlidir. Bu konuda birçok eğitim, seminer çalışması yapan bir araştırmacı-eğitimci olarak söyleyebilirim ki günümüz belirsizlikler çağında yönettiğiniz kurumda, şehirde yada bu iki örnekte olduğu gibi ülkede ummadığınız anda yaşanan bir kriz kelebek etkisi teorisinde olduğu gibi katlanarak tahmin edilmesi güç sonuçlara sizi götürebilir. Bu nedenle gerekli kriz yönetimi araçlarını geliştirmek, kurumsal hazırlığı sağlamak çok önemlidir. Unutmayın bu araçlara ihtiyacınız olduğunuzda sahip değilseniz artık sizin için çok geçtir. 
 
Bu nedenle her an bir deprem, yangın ya da terör saldırısı olabilecek gibi hazır olmak günümüz belirsizlikler çağında hem kurumsal hem de toplumsal açıdan çok önemlidir. Geçtiğimiz hafta biri batı dünyasından diğeri doğudan çok kötü iki örnek ile İran’da  yüzlerce masum insan kaybı ve Avustralya’da binlerce masum hayvanı kaybetmişken şehirlerimizi ve ülkemizi yönetenlerin konuyla ilgili gerekli eğitimler ve çalışmalar üzerinde durmalarını temenni ediyorum.