“Körfez ve İslam ülkeleri neden NATO da yok”

Erdil Ünsal 22/06/2021 - 09:43:05

Coğrafi açıdan bize yakın petrol zengini şu sıralarda da mevcut hükümet açısından dost Körfez ülkeleri ve Arap yarımadası ülkelerinin çoğu İslam dinine tabi. Biz ise Avrupa Asya kıtaları arasında ekonomik ve stratajik önemde olan laik ve ABD yanında Kore savaşına katılmış bir ülke olmamız, ex SSCB işgalini önlemek bakımından NATO ya alındığımız kesin.

Irak, Suriye kadar ex SSCB etkisi altında olmasa bile Arap milliyetçiliğinin had safhada olduğu zamanlarda israil'in sponsoru ABD. Arap’ların sponsoru da ex SSCB idi. Sovyetler Hafız Esad sayesinde Tartus'ta bir deniz üssü elde ettiler. Irak'ta ise Saddam ile sovyetler arasında bir sorun yoktu ve Irak Saddam’ın ilişkileri sayesinde ex SSCB yapımı askeri teçhizatları alabildi. Hiçbirinin bizim gibi aman komünizm tehlikesi var bizi NATO ya AB ye alın diye bir talepleri olmadı. Arap’ların ex SSCB den hiç mi ülkelerini işgal edileceği korkusu yoktu da NATO ya girmediler ya da alınmadılar.? Gerçi, isteseler de NATO ya alınmazlardı.

a-ABD Körfez ülke petrollerine çok önceden göz koyduklarından, Arap’lar NATO da olduğu sürece rahat hareket edemeyeceklerini biliyorlardı ve  başlarına iş açılmasını istemediler.

b- Arap’lar NATO ya girselerdi İsrail’in başına dert açacakları kesindi. İsrail in varlığı tehlikeye girecekti ( gerçi körfez ülkelerinden bir kaçı şu sıralar İsrail ile flört halindeler.) .Arap ülkelerinin petrolü NATO şemsiyesine alınsaydı ABD Irak ve Suriye’yi kolay işgal edemeyecekti.

c -Körfez ülkeleri NATO ya alınsaydı. NATO, Filistin-İsrail sorununda tarafsız bir aracı rolünü üstlenmek isteyecek miydi?

d-NATO, İran’ın nükleer programı konusunda Avrupa Birliği’ninkine yakın bir diplomatik yaklaşımda tarafsız kalabilir miydi?

e-BM, 1948 yılında İsrail devletinin göz göre göre Filistin topraklarını işgal ederek kurulmasına  göz yumduğu gibi, Birleşmiş Milletler personel maaşının % 65 ni ödeyen ABD, Körfez ülkelerinin NATO da olmasını ister miydi?

f- Hz. Muaviye ile Hz. Ali savaşından bu tarafa benim mezhebim seninkini döver çatışması 10 İslam ülkesinin 9 unda süre geliyor iken, .çatışmacı Arap ülkeleri NATO üyesi olsaydı NATO kuvvetleri bu mezhep çatışmalarını önler miydi?

NATO 1949 yılında kurulması ile beraber 1951 yılında Yunanistan ve Türkiye NATO üyesi oldu.  NATO ülkeleri, ileriki yıllarda sürekli olarak artış göstermeye devam etti. Hırvatistan, Karadağ, ve Arnavutluk ve Kuzey Mekodonya NATO'ya dahil olması ile bu sayı şu an 30 a çıktı. ABD tezgahının bir girişimi olan Kanal Istanbul’u gerçekleştirmek için Karadeniz’e kıyısı olan Bulgaristan ve Romanya’yı Sovyet etkisinde kurtarmak ve Kıbrıs meselemiz çözüme bağlanmadan Kıbrıs Rum Kesimi AB ye nasıl acele üye alınmışsa, Arnavutluk’ta tekrar Sovyet Bloğunun etkisinde kalmasın diye NATO nun kanatları altına alınmıştır, Şimdi sırada Ukranya vardır.

NATO’nun bu bölgede yapıcı bir rol üstlenmesi olasılığına Körfez ülkeleri başından beri olmayacak bir iş olarak bakmıştır. Buna neden olan husus Arap ülkrlrtimi istemezükden çok Amerika Birleşik Devletleri’nin İsrail’e verdiği hiç şaşmayan, sınırsız destek gösterilebilir. Nitekim Mısır’ın hezimete uğradığı 1967’deki savaşını İsrail’in kazanmasının arkasında, ABD istemiyle NATO’nun doğrudan veya dolaylı desteği olduğu görüşü bugün hala vardır. Araplar, NATO’yu kendini Batı’nın güvenliği ve politik çıkarlarını geliştirmeye adamış saldırgan bir ittifak olarak gördüler. Haklı veya haksız, NATO, çok da eski olmayan bir tarihe kadar emperyalist ve sömürgeci bir kulüp olarak görülüyordu.  NATO’ya ABD’nin hakim olduğu ve NATO’nun ABD’nin stratejik hedeflerini tanıtmak ve uygulamak için bir araç olduğu görüşü sadece Araplara has değildir; birçok NATO üyesi ülkede de bu görüşler vardır.

Kyn: Mustafa Alani, Dubai Körfez Araştırma uzmanı