KADINA YAPILAN ZULÜM!... İNSAN HAKLARINA AYKIRIDIR

GÜLDEN SÖKELİOĞLU 27/11/2021 - 08:06:11

 25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü';
25 Kasım, 1999 yılında, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu' kararı ile ilan edilmiştir.
Bianet'in yerel ve ulusal basından derlediği şiddet reçetesi şöyledir:(1)
-1 Ocak 2021 şiddet reçetesi:
 Erkekler;
-326 günde, en az 285 kadını öldürdü. Öldürülen kadınların üçü trans, ikisi Afganlı, biri Faslı,  biri Suriyeli, biri Ukraynalı, biri Ezidi,  biri Rus, biri Kırgızlı göćmen kadındır.
-326 günde 193 kadının ölümü, basına 'şüpheli ' olarak yansıdı.
-Kasım 2021'in ilk 23 gününde, erkekler 29 kadını öldürdü, 41 kadını yaraladı.
- Kadınların 172'si koca, sevgili, eski sevgili, eski eş tarafından katledildi.
- 150 kadını ateşli silahlarla, 77 kadını kesici aletle, 14 kadını darp ederek, 4 kadını yakarak, 21 kadını boğarak öldürdü.
- Kadınların % 61'i ev içinde  öldürüldü.
- Erkekler, 173 kadını ev içinde, 82 kadını, sokak, ormanlık alan, işyeri gibi ev dışı alanlarda öldürdü.(2)
 
Hergün televizyonda ve gazetelerin 3. sayfa haberlerinde kadınlara ve çocuklara yönelik  şiddet haberlerine  rastlıyoruz ve çok üzülüyoruz.
En son geç bir  mimar olan Başak Cengiz, samuray kılıcıyla öldürüldü. Katile 'niye öldürdün?" diye sorulunca, " en kolay, kadın öldürmek" demiştir. Genç kadının nişanlısı ve ailesi kahroldu.
Bir kadın öldürüldüğünde, ne yazık ki tüm ailesi ölüyor.
Cinayetlerden sadece kadınlar değil, çocuklar da nasibini alıyor.
Mersin- Silifke'de  3 yaşındaki Müslüme Yağal, 10 gün sonra ölü bulundu. Dedesi tutuklandı. Ama, yayın yasağı getirildiği için ölüm nedeni açıklanmıyor.
Devlet, çocukları ve kadınları koruyamıyor...
Suç işleyen erkeklere yeterli ceza verilmiyor...
Suçlular, haksız tahrik, hafifletici sebepler,  kıravat takma, takım elbise giyme, pişman olduğunu söyleme gibi tuhaf gerekçelerle çok az ceza( ödül)almakta, hatta serbest kalmaktadır. 
Bütün bu uygulamalar da toplum vicdanını yaralamaktadır.
 
Sokakta, evde, otobüste, iş yerinde, okulda çocuklar ve genç  kadınlarımız tacize, şiddete uğramakta; hep kadınlar suçlanmaktadır;  yok, şort giymeseymiş; yok makyaj yapmasaymış;
yok gülmeseymiş gibi saçma sapan gerekçelerle kadınlar yok sayılmakta ve hayatları zehir edilmektedir.
 
Nice genç üniversiteli  kadınlarımız vahşice öldürüldü. Ama katillere yeterli cezalar verilmediği için suç işleyenler sürekli artıyor. 'Nasıl olsa, 3-5 ay yatar, çıkarım' düşüncesiyle sapıklar, caniler, sevgili veya eski eşler, kendilerine yüz vermediği, ayrılmak veya boşanmak istediği için genç kadınlara her türlü şiddeti uyguluyor. 
Ama yeterli cezayı almadığı için suç işleyenler artıyor, kadınlar daha çok şiddete uğruyor ve öldürülüyor.
 
Genç kadınları korkuyla sokağa çıkamaz hale getirmek; çalışan kadınları okuldan ve iş hayatından uzaklaştırmak ve eve hapsetmek; sadece çocuk doğurması için sanki özellikle yapılıyor gibi. 
 
4'lü parçalı eğitim sistemi ve pandemi nedeniyle okuldan uzaklaşmak zorunda kalan küçük yaştaki kız öğrencilerin evliliğe yönlendirilmesi de ayrı bir dram ve şiddet oluşturuyor.
Medeni Kanun'a göre suç olması gerekirken küçük yaştaki kızların tecavüzcüsüyle evlendirilmesi ve 5 yıl evli kalırsa erkeğin suçunun affedilmesi ise çok korkunç bir durum.
Yasalar, masum çocukları ve  kadınları koruyacağı halde suçlu erkekleri koruyor; böylece şiddetin ve suçluların artmasına sebep oluyor.
Kadını sosyal hayatta yok sayan; üniversiteden, çalışma hayatından koparan ve çarşafsız sokakta yalnız dolaşmasını yasaklayan, kadını sadece cinsel bir nesne olarak gören 'Taliban zihniyeti' örnek alınmaktadır. Örneğin kadınların erkeklerden ayrı okullarda okuduğu Afganistan gibi ülkemizde de seneye 'Kadın Üniversitesi'nin  kurulması kararlaştırıldı.
Devlet yetkilileri; 
kadını aşağılayan, cinsiyetçi,  topluma kötü örnek olan sözlerine çok dikkat etmelidirler.
 
Çağdışı uygulamalara karşı Türk kadınları, Atatürk'ün verdiği laik, demokratik ve siyasi haklarına sahip çıkıyor ve çıkacaktır da.
 
             *
Yıllar önce, İngiltere'de bir olay yaşanır:
Bir İngiliz genç kız, gece parkta yürürken bir adam taciz eder. Genç kız, adamdan şikayetçi olur. Suçlu genç ve mağdur genç kız mahkemelik olurlar. Hakim, genç kızı taciz eden genci 7 yıl, 7 ay hapis cezasına çarptırır. Herkes şaşırır ve hakime sorarlar: "Hakim Bey, bu ceza çok değil mi"  Hakim,  şöyle konuşur: 
"Bu cezanın 7 günü işlenen suçun karşılığı, ama 7 yıl ceza ise, genç kızın serbestçe dolaşma özgürlüğüne engel olduğu için" der.
İngiltere'de gerçekleşen bu adalet örneğinin ülkemizde uygulanması dileğiyle.
 
Kadınların, çocukların şiddet görmediği; özgürce ve mutlu bir şekilde yaşadığı; güzel ve huzurlu günlere ulaşmak umuduyla.
 
         *
" Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimse değer verir. Onları ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür.".  
             Hz. Muhammet
 
            *
17 Mart 1923- Tarsus'ta yaşanan bir olay.
Mustafa Kemal, istasyondan şehre doğru, bir süre yaya olarak yürüdü. O' nu görmek için sabahtan itibaren yolları dolduran Tarsusluların arasından neşe ile selamlar vererek ilerledi. O sırada ansızın bir olayla karşılaştı...
Milli mücadele'deki çete giysili bir kadın, Atatürk'ün yolunu keserek ayağına kapandı. Gözyaşlarıyla şöyle haykırıyordu:
"Bastığın toprağa kurban olayım, Paşam!"
Mustafa Kemal, Onu yerden kaldırmak için eğilirken kulağına, bu kadının  Kurtuluş Savaşı cephelerinde savaşmış olan Adile Çavuş olduğunu fısıldadılar.
Gözlerinden iki damla yaş  düşen Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu güneşten yüzü yanmış kadının elinden tutup,  ayağa kaldırdı ve ona şöyle seslendi:
" Kahraman Türk Kadını!
Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın" 
 
(1) Kaynak- Bianet
Onedio.com
(2)-Kadın Dayanışması Vakfı
Google