İdlib Meselesi Özelinde Türkiye-Rusya İlişkisi

Erhan Ayaz 03/09/2019 - 08:57:38

Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz hafta ani şekilde Rusya Federasyonu Başkanı Putin ile görüşmek için Rusya’ya gitti. Erdoğan’ın programında yer almayan bu görüşme medyada görüldüğü üzere Rusların en önemli havacılık ve silah sanayi fuarı olan MAKS 2019’un açılış günü gerçekleştirildi. Kuşkusuz ziyaretin zamanlaması ve Cumhurbaşkanı Erodoğan ile Başkan Putin arasında gerçekleşen diyalog -ki özellikle Türkiye’nin ABD ile ilişkilerinde sorunlar yaşadığı dönemde Rusların 5.nesil savaş uçağı olan SU-57 önünde verilen resim üzerinden birçok anlam çıkabilir. Görüşmenin ani şekilde planlanmasının nedeni Türk, Rus ve Batılı medya kanallarına düştüğü üzere tahmin etmesi çok zor olmayan mesele olan İdlib ve bölgede yaşanan son gelişmelerdi.

Malumunuz özellikle geçtiğimiz Mayıs ayından itibaren Esad ordusunun gerçekleştirdiği harekât ve saldırılar neticesinde tarafların pozisyonları İdlib üzerinde bir sıkışmışlık içerisine girdi. Daha önce çok defa yazdım ve KKTC’de katıldığım TV programlarında da bahsettim; Suriye vekâlet savaşlarının yaşandığı bir laboratuvar ise bu laboratuvarın soğuk hava deposu İdlib’tir. Tarafların soğuk hava deposuna koyduğu ve dondurduğu İdlib üzerindeki sorunlar artık gün yüzüne çıkmaya başladı. İdlib’te yaşananlar, Türkiye’nin bölgede konuşlandırdığı 12 adet gözlem noktası üzerinde sahada sıcak durumların yaşandığı anlara neden oldu. TSK konvoyu İdlib’in güney sınırında yer alan 9 numaralı askeri gözlem noktasına intikal ederken, konvoyda yer alan sivil araç hava saldırısı sonucu vuruldu. Daha sonra bölgeden gelen haberlere göre 10. Gözlem noktamızın vurulduğu iddia edildi. Sahada durum çok sıcak ve her an istemediğimiz sonuçları doğurabilir. Bu öngörü ile hızlıca organize edilen Rusya ziyaretini yukarıda çizdiğim çerçeve içerisinde değerlendirmek doğru olacaktır. 

Türkiye ile Rusya’yı sahada yaşananlar üzerinde değerlendirirken kuşkusuz unutulmaması gereken süreç Astana Süreci’dir. Rusya ile Türkiye arasında konu olan problemin en önemli kaynağı ise İdlib’te yer alan Türkiye’nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu (ÖSO)’nun pozisyonu ile Astana Süreci’nin Ruslar açısından olmazsa olmazı “bölge kaynaklı” saldırıların önlenmesi olarak özetlenebilir. Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen saldırı neticesinde toplamda 140-150 Rus askerinin hayatını kaybettiği Ruslar tarafından açıklandı. Bu kayıplar Rus Dışişlerine göre Astana Süreci’nin ruhuna uygun olmayan saldırılardı ve yaptıkları açılamada bahsi geçen saldırıları yapanlar ÖSO ve teröristlerdi. Diplomaside detaylar büyük resmi belirler ki bu açıklamadaki en önemli detay ÖSO ile teröristler kaynaklı saldırılardan bahsedilmesi çok önemlidir. Sahadaki en önemli anlaşmazlıklardan olan kim terörist kim değil probleminin Türkiye-Rusya ilişkisinde de büyük bir problem olmaya başladığının göstergesidir. Bu problemle birlikte Türkiye destekli ÖSO ile bölgede yer alan radikal unsurlar arasındaki farkın Ruslar açısından giderek önemsiz olmaya başlaması Türkiye-Rusya ilişkilerinin yeni gerçekliğidir. Ruslar için Türkiye’nin bölgede yer alan gözlem noktalarının şu anki şartlara uygun olmadığı, önceki şartlar altında inşa edilen gözlem noktalarının yeni oluşan şartlarda kendi alanlarını daralttığı analizini yaptıklarını düşünebiliriz. Bunun neticesinde sahada Ruslara yer açmanın tek olasılığı olabilir ki o da gözlem noktaların geri çekilmesidir. İşte konu şu an için burada tıkanmış görünüyor. Türkiye gözlem noktalarının amacı Astana Süreci neticesinde belirlenen çatışmasızlık bölgelerini sağlamak ve bölge halkının alt yapı ihtiyaçlarını karşılamaktı. Belirtmek gerekir ki süreç içerisinde İdlib’te ciddi şekilde ortaya çıkan HTŞ-Heyet Tahrir El Şam-(El Kaide çizgisindeki örgüt) kentin neredeyse yarısını kontrol etmeye başladığı iddia edildi. Bu iddia neticesinde Astana Süreci’nin tarafları olan Rusya ve İran, Türkiye’nin vaat ettiklerini yerine getirmediğini dile getirirken SOÇİ mutabakatı devreye girdi. Ancak gelinen noktada ÖSO ile HTŞ unsurlarının sahada askeri olarak ayırt etmenin iyice güçleştiği dönemde İdlib’te yukarıda bahsettiğim gelişmeler yaşandı. Suriye’nin en önemli iki karayolu olan M4 ile M5 İdlib çevresinden geçmektedir. İdlib hem coğrafi, hem siyasi, hem de stratejik açıdan çok önemli bir bölgedir. Bu nedenle İdlib meselesi daha çok su kaldırır ancak Türkiye için çok maliyetli sonuçları doğurabilecek potansiyele sahiptir.