Güllük yaza hazır değil!

Gülçin Erşen 18/03/2017 - 09:51:22

Yaklaşık 25 yıldır gelip gittiğim, 7 yıldır yaşadığım Güllük'te olumsuz durumların artışı üzüyor. Bu konuda, yazı yazmaya hazırlanırken; 3 gündür devam eden su kesintisinin 2 gün daha süreceğini öğrenmek, buradaki herkesin sabrını taşırdı! Zira, Türkiye'de ilk kez özel şirkete (Akfen Çevre ve Su Yatırım Yapım ve İşletme A.Ş) devredilen su kanalizasyon sistemi yüzünden Güllük'te yaşayanların, Türkiye'nin en pahalı suyunu kullanması yetmiyormuş gibi; yıllardır özellikle yaz aylarında günlerce süren su kesintileri de cabası! (Bu konudaki pekçok yazımdan ilkini 5 yıl kadar önce "Şirket yeni borular eski" başlığıyla yayımlamıştım.)

Şimdi de yılın en yağışlı mevsiminde, önce "Bakım çalışmaları nedeniyle" Salı gecesi başlayıp, Perşembe akşamüstü bitecek su kesintisinin, Cuma öğleden sonraya dek süreceği bildirildi. Hatta bu nedenle Perşembe akşamı geçici olarak 4-5 saat su verildi. Birçok abone, suyun nasılsa Cuma öğleden sonra geleceğini bildiğinden ona göre davrandı. Cuma akşamı suların niye gelmediğini telefonla Akfen'in arıza birimine sorduğumuzda, görevli, boru patlaması nedeniyle çalışmaların sürdüğünü, suların ne zaman geleceğini bilemediklerini söyledi. Sonra da cep telefonlarımıza; su kesintisinin Pazar akşamına dek süreceği yönünde bir mesaj, ardından "Karayolları yol yapım çalışması sebebiyle, yenilenen ana isale hattı yapım çalışmasında gerçekleşen boru patlaması nedeniyle su kesintisi devam etmektedir. Su kesintisi süresince arazöz ve su tankerleriyle kullanma suyu dağıtımı yapılacaktır..." şeklinde mesaj geldi. İşin tuhaf yanı; önce bakım çalışması nedeniyle suların kesileceği duyurulmuştu. Ayrıca, yılbaşından sonra duran Güllük yolu yapım çalışmasına da hâlâ başlanmış değil. (Yolun yapımı yaza tamamlanacak diye umarken, çalışmaların yarıda kalması da ayrı bir konu.)

MUSKİ'nin ve Karayolları'nın bu aksaklıklarla ilgili sorumluluğu ya da haberi var mı?

Deniz kirliliği artıyor

Pazar yerinin içinden geçerek, halk plajının yanından denize dökülen yağmur kanalına lağım sularının karıştığını yıllardır söylüyoruz, yazıyoruz. İki üç hafta önce burada denizin kirliliğini; deniz üzerinde biriken kahverengimsi, sarımsı, köpük görünümündeki kirleri gösteren fotoğrafları sosyal medyada paylaşmıştım. Şimdi denizin bu kısmında daha önce hiç görmediğimiz tuhaf ve çirkin görünümlü bir yosun ormanı oluştu... Güllük Körfezi'nde zaten başka nedenlerle de zaman zaman denizin kirlendiği ve çocukların denizden mikrop kaptıkları oldu. Başkalarını bilmem ama, 20 küsur yıldır yüzdüğüm Güllük'ün denizinde yine gönül rahatlığıyla yüzebilmek, çocuklarımızı yüzdürebilmek; balıkların gittikçe azalmasını değil, artmasını istiyorum...

Geçen hafta sonu oğlumla fenere dek yürüdük... Eskiden Petrol Ofisi kampı olan o güzelim tesisin atıl durumu zaten üzücü. 1990'ların sonunda "Gün Batımı" daha sonraki yıllarda "Fuego" diye bilinen işletmenin, serseri yatağı olduğunu, duvarların çirkin yazı ve resimlerle, plajının çöplerle dolu olduğunu, kapısı açık hurdalığa dönmüş deposunun ürkütücü görüntüsü daha da moralimi bozdu. Buranın üst tarafında bir zamanlar yaz gecelerinde Güllük gençleri ve turistlerle dolup taşan Hermiyas Disko vardı... (Zaten Güllük'teki otellerin yıllardır doğru düzgün iş yapamaması, çoğunun kapanması da kötüye gidişin bir göstergesi değil mi?)

Çarşı merkezinde, eski limanın karşısındaki tarihi binaların bazılarının restorasyonu hoş. Güllük'ün tarihi ve turistik değerini arttıran yerlerin onarılmasını, güzelleştirilmesini, yeni işletmelerin açılmasını, esnafın iş yapmasını isteriz. Ancak, restorasyonu bile izinlere, kurallara bağlı olan tarihi binaları kiralayanların buraya dilediğince eklemeler yapması, işletmesini büyütüp güzelleştireyim derken, binaları çirkinleştirerek, görüntü kirliliğine neden olması hoş görülebilir mi? Anlaşılan yerel yöneticiler hoş görüyor ki; aylardır bu tür şeylere karışan, gereğini yapan bir yetkili yok. Öte yandan; son yıllarda hızla artan çok katlı apartman inşaatlarını gelişme göstergesi sayanlar da var gibi ne yazık ki.

Güllüklü olan, buraya yerleşen ve "yazlıkçı" sayılan herkesin, buranın güzelleşmesine, gelişmesine katkıda bulunması, doğasını koruması, temiz tutması gerekir. Çünkü, umursamazca yapılan ve buraya zarar veren her şey, burayı giderek yaşanmaz bir yer haline getirecektir.