GELECEK KORKUSU

Erdil Ünsal 28/11/2018 - 08:16:13

Dünya düzeninin yozlaşmasından mı internetin yarattığı ekstra “Aşırı bilgi yüklemesi” kavramından mı korkmak gerekir?  Alvin Toffler’in 1970’te yazdığı - Şok adlı kitabında yazar “geleceğin erken gelmesinin yol açtığı baş döndürücü yönelim bozukluğunun yarının en önemli hastalığı olacağına” dikkat çekiyor.
 
Futurist yazarı Ben Bagdikian televizyon kanallarının sayısından şikayet ederken yakında bilgisayarların dakikada 12 milyon kelimeye denk düşecek şekilde bilgi depolayacağını, yazıcıların dakikada 180 bin kelime basacağını, insanın algılayacağından daha fazla bilgi sürümü olacağını söylüyor.
 
Modern dünyanın yaşamımıza soktuğu yeni kaygılar var. Artık sadece ruh sağlığımızı ya da kilomuzu düşünmek yetmiyor, beyin sağlığımızı da düşünmek gerekiyor. Mesajlaşma beynimizdeki dikkat merkezlerini yıpratıyor mu? Facebook, Twitter ve diğer sosyal medya araçları bizi normal insan ilişkilerinden uzaklaştırıyor mu? E-posta kullanımının bağımlılık yapıcı kimyasallar sağladığı doğru mu? Hastahanelerde internet bağımlıları polikliniği açılması kaygılarımızı azaltmaya faydası olacak mı?
 
Bu tür kaygıların artmasından yararlanan bir kesim de var. Kitapçı rafları artık beyin eğitici kitaplar ve oyunlarla dolu. Bunların hepsi de size beynin algı gücünün bir kas gibi eğitilebileceğini vaat ediyor.
 
Peki doğru mu bu iddialar? Sudoku bulmacaları insan türünün, dikkat eksikliği çeken, sosyal olarak fonksiyonunu yitirmiş, e-posta bağımlısı yarı insan-yarı akıllı telefona dönüşmesini önleyecek tek şey mi?
 
İnternet beynimizi olağanüstü bir şekilde mi değiştiriyor. İnternetin zararlarına işaret eden sağlam veriler yok. Bazıları henüz farkına varmadığımız olumsuzlukların olabileceğine işaret ediyor. Fakat bu konuda kaygılanmıyorum.
 
Kaygılandığım tek gerçek sinir ağlarımızda yeni bağlantılara ve kopmalara neden olan, Irak, Libya,Suriye kendi diktatörleri ile Sunni Şhi ayırımı olmadan yaşarken ülke halklarının alışık olduğu düzen dokusunu bozarak, ABD nin istemi doğrultusunda, Saddam, Kaddafi ve Miloseviç in yargılanması. Lahey Adalet Divanı’nın insanlık ve diktatörler için somut karar alamaması. AHİM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) kararlarının uygulanamaması. Ülkemizdeki futbol terörü, göçmenleri kabulde AB ülkelerin isteksiz davranması. İtalya’nın AB bütçesine karşı çıkması. İngiltere’nin Brexit i kabulü ile AB ye entegre olmuş firmaların iflasını önleyemeyecek duruma gelmesi.Trump ın Kaşıkçı ve Yemen olaylarında silah sanayi korumak için S.arabistan ı desteklemesine dünya kamu oyunun olumsuz kalmasının ne kadar daha önlenemeyeceği. Afrika’da Boko Haram, IŞID, ırkçılığın hortlamasının daha ne kadar destek göreceği. İnternet kullanımı hayatımızda önemli olan başka bir beceriyi kullanmamızın önüne geçiyorsa endişe yaratmalıdır. Örneğin, cep telefonun canlı bomba yönlendirmesinde ve terörizmde etkili olması. İnternetin zaytung haber, fotoshop yoluyla deinformasyon resim ve video koymada yanıltıcı olması gibi. Ancak,internet ve akıllı cep telefonlarının bütün olumsuz yanlarını dahil etseniz bile ,gerçekte dünya politikasında liderlerin ülkelerin birbirine düşmesini önleyememesi acizliğinden daha insanların ruhsal durumu bozacağı düşüncesinde değilim.
 
İnternet konusundaki endişeler, toplumlarda yeni teknolojiye karşı beliren tepkinin bir parçasıdır. Kitaplar yaygınlaştığında da benzer kaygılar ifade edilmişti. Antik Yunan’da Sokrates, gençlerin hatırlama becerisine zarar vereceği gerekçesiyle yazıya karşı kaygılarını dile getirmişti. Televizyon ve telefon ilk ortaya çıktığında da benzer endişeler sıralandı. Bu yeni teknolojiler gerçekten de bizi ve yaşantımızı değiştirdi. Ama, felaket tellalları olan dünya liderlerinin öngördüğü şekilde değil.