ÇIĞLIK !..

GÜLDEN SÖKELİOĞLU 21/02/2018 - 08:37:21

Son günlerde, çocukların kötü niyetli kişiler tarafından tacize uğramaları toplumumuzu derinden sarstı.

Savunmasız ve korunmasız olan çocuklarımız evde, okulda,yurtlarda, sokakta akrabaları ve sapık yurt görevlileri tarafından tacize uğruyor; çocukların hafızalarından silinmeyen travmalar yaratılıyor.
Peki, çocuklara yaşatılan bunca acılara rağmen suçlulara adli makamlarca yeterli cezalar veriliyor mu?
Çocuklar kendilerine karşı uygulanan kötülükleri anlatmasına rağmen;çocukların yalan söylemeyeceği bilindiği halde; suçlu olan baba,akraba ve diğer sapıklar için kuvvetli suç şüphesi kabul edildiği halde, hakimin sanıklar için tutuklama kararı vermemesi ve serbest bırakması kamu vicdanını yaralıyor.Bu kararı veren hakime sormak lazım:
'Bu olay, kendi çocuklarına yapılsa hakim aynı şekilde suçluyu cezasız bırakır mıydı?
Geçen gün, gazetede, kanser hastası eşi tedavi görürken 6 yaşındaki kızına kötülük yapan bir sapık babanın haberini okudum ve irkildim.Bu nasıl bir baba, aklım almıyor?
Ayrıca, komşusunun küçük kız çocuğu uyurken eve girerek taciz eden sapığın haberi ve bunun gibi daha nice iğrenç haberler insanların vicdanını yaralıyor, toplumu patlama noktasına getiriyor.Sapıkların tacizine uğrayan savunmasız çocukların sessiz çığlıklarının, sesi olacağız.
Bu sapkınlıkların artması üzerine, toplumda idam cezaları tartışılmaya başladı ama o da çözüm değil. Çünkü; idam cezası sapıklar yerine, 'erkekleri tahrik etti' bahanesiyle kadınlara ve egemen güçlere muhalif olan herkese uygulanmaya başlar.Bu çok tehlikeli bir söylem.Yeni yaşadığımız Ergenekon, Balyoz ve diğer davalarda müebbet cezası  
alan subayların sonradan suçsuz olduğu anlaşılarak serbest kaldığını gördük.O zaman idam cezası olsaydı, bu suçsuz subaylar idam edilecekti.
 
Bu hastalıklı ruha sahip sapıkların tedavi edilmesi gerekmektedir.
Ayrıca sanat, spor ve kültür ile yoğrulmuş eğitim sistemi ile topluma yararlı, kültürlü nesiller yetişmesi gerekirken; sürekli değişen, bilimden uzaklaşan eğitim sistemi ile, dürtüleriyle hareket eden, duygularının esiri olan, hasta ruhlu insanlar yetişmektedir.
 
Hürriyet Gazetesi yazarı, Nil Karaibrahimgil köşe yazısında, Almanya'da yaşayan yeğeninin 7 yaşında iken okulda, 'Hayır Deme' dersi gördüğünü belirtiyor; çocuklara kendilerine 
karşı yapılan saldırılar ve haksızlıklar karşısında nasıl savunma yapacakları resimlerle anlatılıyormuş(Örneğin: yapılanları ailelerine- öğretmenine anlatma, bağırma, bir aslan gibi kükreme) Peki, bizim ilkokullarımızda böyle bir ders var mı? Tabi ki hayır..Bizim okullarımızda, değişen müfredata göre;cihad, cennet, ölüm, dini evlilik ve  dini boşanma var.
Atatürk'ün, devrimlerinin olmadığı, akılcılık ve bilimsellikten uzak eğitim ve öğretim anlayışı maalesef hasta ruhlu insanların yetişmesine sebep olmaktadır.
 
Buradan küçük çocukları olan ailelere seslenmek istiyorum:
- İrfanı hür, vicdanı hür nesiller yetişmesi için, çocuklarınızın iyi bir eğitim almasını sağlayın.
-Kız çocuklarınızı okutun.Çünkü bilinçli bir kız ilerde bilinçli çocuklar yetiştirir.
-Çocuklarınıza; bedeninin kendisine ait olduğunu, kimseye dokundurtmaması gerektiğini, aksi takdirde ailesine söylemesini öğretin.
-Çocuklarınıza 'Hayır' demesini öğretin.
-Çocuklarınızın, kötü niyetli kişilere karşı kendini savunabilmesi için dövüş sporlarını öğrenmesini sağlayın.
-Çocuklarımız, bizim geleceğimiz; onların hayatlarının karartılmasını önleyelim; kötülüklere karşı, onlara kol kanat gerelim.
 
Bir Kızılderili Atasözü şöyledir: 'Biz bu dünyayı atalarımızdan değil, çocuklarımızdan miras aldık.'