Bu Topraklarda Muazzam İzler Bırakarak Geçti: Baba, Dede, Öğretmen ve Siyasetçi Talat Ayaz

Erhan Ayaz 01/11/2022 - 08:27:41

Malumunuz Dedem Talat Ayaz’u geçtiğimiz ay kaybettik. Ölüm hayatın en ortak, bir o kadar acı ama en temel gerçekliği. Yaşam ise hepimiz için farklı bir macera. Bu yaşam maceramızda gerçekleştirdiklerimiz ise her bir birey için farklı ama özgün hikaye. Birçoğunuzun yakından tanıdığı Dedem Talat Ayaz’ın hikayesi ise benim için çok anlamlı bir tecrübe.

Dedem ile ilk ciddi maceramız 1996’da ben 12 yaşındayken başladı, sonra da hep beraber döndük hayatın önemli anlarını. Kendisiyle ilişkimiz bir baba-oğul ilişkisi gibi oldu, Milas'ta ve Bodrum’da okurken elinde büyüdüm. Yıllar boyu da herkes bilir ikimiz de birbirimizi diğer herkesten biraz fazla severdik ve bunu da hiç saklamadık. İyi ki de saklamamışız, memleket sana çok şey borçlu ama ben ise daha fazlası.

Kurumlarını yeni tesis etme çabasındaki bir ülkede kendi geleceğini inşa etmenin çok fazla yolunun olmadığı dönemde öğretmenlik gibi bir meslek ile hem kendi geleceğini inşa etmiş, hem de ülkenin geleceğini inşa etmek için bireyler yetiştirmiş olmanın verdiği onuru Talat Ayaz ile her konuşmanızda eminim ki siz de hissetmişsinizdir. Düşünsenize Türkiye siyasal ve sosyal tarihinin en zor zamanlarında hayata soldan bakan, sosyal demokrasiye inanan bir öğretmen olarak Demokrat Parti iktidarının baskıcı rejiminin ürünü olan tahkikat komisyonlarının kurulduğu, II. Dünya Savaşı’nın getirdiği yokluk, darbeler, Kenan Evren ve sonrasında kurulan sağ-muhafazakar siyasetin hakim olduğu yıllarda sosyal demokrasinin mücadelesini veriyorsunuz. Bu dönemin getirdiği tüm zorluklar içinde kendi geleceğinizin dahi mutlak yokluk içinde kalması en olası sonuç iken bu motivasyona sahip olmak benim Talat Ayaz’dan öğrendiğim en anlaşılmaz duygu. Kendisinden zor anlarda dahi hep umut dolu sözleri duymak benim için bu nedenle en büyük anı.

Çamköy’den yokluk içinde çıkmış ve memlekete hizmet eden iki doktor çocuk yetiştirirken onlarca ailenin çocuklarına, memleketin gençlerine de yol göstermiş, zor şartlarda eğitimlerine devam etmelerini sağlamış, emekli olduktan sonra dahi bu amaçla hayatta var olmak çok büyük bir adanmışlık ve hikaye benim için.

Gelelim madalyonun diğer yüzüne; yukarıda bahsettiğim dönemlerde siyaseten üreten bir kişi olmaya....

Siyaset mecrası ülkemiz için en çok konuşulan ancak bir o kadar da en büyük tabulardan biri. Siyaset, özellikle 12 Eylül darbesinin getirdiği sosyal mirasımız içinde belki de kişisel ikbal için bulaşılmaması gereken bir mecra. Talat Ayaz ise bunun tam tersi bir örneği. Siyaseten düşünmek aslında bu toprakları düşünmek demekti kendisi için. Düşünsenize tarım, turizm, kentleşme, kadın-erkek eşitliği, eğitim gibi konuların hangisini siyasetin dışına atabilirsiniz? Kendisi de atmadı. Benim alanım gereği her buluşmamızda memleket için konuştuk, düşündük. Benim memleket meselelerine olan ilgi ve vaktimin kaynağı aslında kendisiyle geçirdiğim çocukluk dönemi olduğu tespitini ben her zaman dile getirdim. Ölümünün ardından gördüm ki aslında sadece benim için değil şu an güzel Muğlamız için siyaset üreten, geçmişte üretmiş bir çok değerli siyasetçimiz için de kendisinin dirayeti, mücadelesi ve umudu bir özkaynak olmuş. 1980 sonrası döneminin zor şartlarında hem Milas İlçe Başkanlığı hem de İl Genel Meclisi Üyeliği vazifeleriyle Muğla’da CHP’ye büyük katkıları olduğunu hep hatırlayacağız. Talat Ayaz'ın başardıkları çok büyük değer olsa da asıl gerçekleştiremedikleri kendi yolculuğu özelinde memleket için eksik kalmış bir sayfa. Ama hayat maalesef bazen çok da yardımcı olmuyor.

Uzun lafın kısası Muğla’dan bir Talat Ayaz geçti ama benim hayatımdan ise bir örnek, hep sevgi ve onur dolu bir ilişki…Bize kalan büyük bir özlem…

Seni çok özleyeceğiz ama sanırım ben ise bir başka…