BİR KADININ PENCERESİNDEN

TURGAY MUTLU 01/09/2020 - 09:56:23

             Türk şiirinin büyük ustalarından Oktay Rifat’ın 45 yıl önce yazmış olduğu ilk romanı ‘’Bir Kadının Penceresinden’’ adlı eserini Bağla Koyunda zevkle severek okudum. Daha önce birçok şiirini okumuştum ama romanlarını okuyamamıştım. Kendisini soluk soluğa okutan bir romanlaştırma ustalığıyla yazılmış bu ilk romanında, ünlü ozan, tadına doyulmaz Türkçesiyle 12 Mart sonrasının gerilimli havasında evliliğini belirli bir aydınlar ortamında sürdürüp çocuklarını büyüten bir kadının (Filiz) genç bir devrimciyle (Selim) aşkını anlatıyor. İlk başında, birkaç kişinin çevresinde dönüyormuş izlenimi uyandıran bu ilginç roman, ilerledikçe, çetrefil bir iç ilişkiler sürecini geliştirerek, belirli bir toplumun, Türk toplumunun toplumsal dramını somutlaştırıyor. Yazar, içeriğini yalın bir anlatım, sağlam bir atmosfer yaratma gücü, bütün özellikleriyle yaşayan kişiler aracılığıyla okura aktarıyor. Son günlerde okuduğum en güzel, en başarılı romanlardan biri Bir Kadının Penceresinden. Romandaki Filiz’in öyküsü 1975 Türkiye’sinin İstanbul’unda geçer. Şimdilerde moda olan bir terimle az gelişmiş bir toplumdur 1975 Türkiye’si. Az gelişmişlik kendine özgü bir varoluş biçimidir ki ulusal renge karışır ve yaşamın her kertesinde kendini duyurur. Yürümekten giyinip kuşanmaya, alışveriş etmekten sevişmeye, sanattan bilime, hukuktan politikaya dek her alanda onu başka bir yüzle görürsünüz. Az gelişmiş toplum, yine ister istemez, ekonomisiyle dışa bağlıdır. Ekonomik bağımlılık politik bağımlılığı doğurur. İşte öykü, aşağı yukarı böyle bir ortamda geçiyor. Konumuz aslında az gelişmişlik değildir, ilişkilerdir. Ne var ki bu ilişkiler böylesi bir ortamda geliştiği için bu ortam kimi olayların doğrudan doğruya nedeni olmasa da bir öykü olduğu için akıcı bir dille yazılmış. Harika bir eser. Mutlaka okuyunuz, tavsiye ediyorum.

                      Oktay Rıfat, Türk şair, oyun yazarı ve romancı kimliğiyle bilinir. Türk şiirinin en büyük isimlerinden birisi kabul edilir. Orhan Veli ve Melih Cevdet Anday ile birlikte Garip Akımı’nın  kurucularındandır. 1955 yılından itibaren ikinci Yeni adlı şiir akımına yönlenmiştir. Şiir dışında roman ve oyun türlerinde de çok başarılı eserler vermiştir.

                    Kitabın özeti: evli ve üç çocuklu bir kadın olan Filiz, kocası Bedri’yi sevmediğini düşünmekte, duyduğu ilginin sevgi mi, yoksa istek mi olduğuna karar verememektedir. Yirmi sekiz yaşında fakir bir ailenin kızı olan Filiz eğitimsiz ve öz güveni olmayan bir kadındır. Solcu ve okumuş bir adam olan kocası Bedri’den ayrı yaşamaktan da korkan kendi evine, eşine ve çocuklarına adamış bir kadındır. Bedri, her fırsatta onu eleştirmekte yaptığı işleri beğenmemektedir. Bedri, şair yazar ve sanatçılarla oturup kalkan eve geç ve sarhoş gelen bir adamdır. Karısına; zaman zaman başının çaresine bakmasını söylemekte arada sırada eve getirdiği arkadaşlarıyla onu yalnız da bırakmaktadır. Bu ve benzeri davranışları Filiz’i üzmektedir. Kocasına karşı cinsel arzu bile duyamaz hale gelmiştir. Filiz, Bedri’nin kendinden çok genç kızlarla gönül eğlendirdiğini de bilmekte ama aldırmamaktadır.