BERBER AYNASI

TURGAY MUTLU 28/03/2022 - 09:36:56

     Berber aynaları sır doludur.  İyi bilirim. Çünkü rahmetli babam, anam berberdi. Işıklarda uyusunlar. Babam, namı değer ’’ Berber Cemil’’ eski belediye binasının altında köşede yıllarca daracık dükkanında berberlik yaptı. Berberlik mesleği ailemize atalarımızdan kalma bir meslektir. Ahiköy zamanından bu yana sülale adımızda ‘’Berberler’’ diye bilinir, anılır. Keza annemde ilçemizin ilk kadın berberidir. Mesleği babamdan kapsa da daha sonra Söke’de kuaförlük işini iyice öğrenince usta bir kadın berberi oldu. Saç keser, ondüle, boya ve perma yapardı. Çocukluğumuz kardeşlerimizle birlikte makas şıkırtısı ve aynaların önünde geçti desek yeridir. Aynalar sır içinde sırlar biriktirir. Müşteri berber koltuğuna oturdu mu aynadan etkilenir ve içindeki duygu ve düşüncelerini arka arkaya sıralar, konuşur. Berberler, tıpkı psikologlar gibi müşterisinin dertlerini ve sevinçlerini dinleyerek onları bir ölçüde rahatlatırlar. Müşteri berber aynasında kendisiyle baş başa kalır. İç dünyasını sorgular. Aynalar; sevdalar, aşklar, ıstıraplar, yoksunluklar, sevinçler, mutluluklar ve özlemler barındırır ve gizler. Sırdır onlar sır. Bilirim demem boşuna değil. Çocuk yaştan gençliğe geçiş dönemimde ne sırlar ve ne öyküler dinlediğimi bugün bile anımsıyorum. İleride nasip ve vaktim olursa berberlikle ilgili öykü kitabı da yazmayı düşünüyorum. O günler güzel günlerdi. 1960’lı 70’li yıllar harika yıllardı. İyiliğin ve yardımlaşmanın en güzelinin yaşandığı yıllardı. Berber koltuğunda oturanla tıraş sırasını bekleyenler arasında tatlı güzel konuşmalar olurdu. İlgiyle ve can kulağıyla dinlerdim. Dükkanımıza her gün iki gazete ve haftada bir Ses ve Hayat dergisi alınırdı. Okuma alışkanlığımı ve sevgimi buradan aldım sanırım. İlçemizde üç tane yazlık sinema vardı. Nur, Güneş ve Bahar sineması. Dergilerde gördüğüm, hayat öykülerini okuduğum film artist ve aktörlerini akşam beyaz perdede görünce çok sevinir, heyecanlanırdım. Akşam bir an olsun isterdim.  Babam elime akşam yemekte soğuk su içmek adına buz almam için para verdiğinde üstünü almaz ve geri kalan parayla akşam sinemaya giderdim. Yaz aylarında kendi dükkanımızda çıraklık yapardım. Arada bir kaytarır, arkadaşlarım Mehmet Turgutoğlu, Doğan Kızıldağ ve Onur Günay’la birlikte yalınayak başıkabak çember çevirir, çeşitli oyunlar oynardık. Berberlik tıpkı yün ve iplik işi gibi kutsal bir meslekti. Kıl, yün ve iplik işi yapanların kazandığı para helal ve uğurlu inancı vardı o yıllarda. Taş, baş ve yaş kesme derlerdi. O duygu ve nasihat ile büyütüldük.

                   Şimdi bütün bunlar nereden mi aklıma geldi? İki gün önce severek keyifle okuduğum değerli yazar, rahmetli Oktay Akbal’ın 1950’li yıllarda yazdığı öykü kitabı ‘Berber Aynası’ adlı güzel eserinden geldi. Bu kitabı beş yıldır arıyordum, bulamamıştım. Sonunda İzmir- Karşıyaka’da ‘Zeugma’ adlı bir sahafta buldum. Çok sevindim. Hani derler ya oyuncağını önce kaybeden, sonra bulan çocuk misali mutlu oldum. Bir çırpıda zevkle okudum. Rahmetli Oktay Akbal’ın köşe yazılarını sağlığında yıllarca Cumhuriyet Gazetesinde de zevkle okurdum. Kalemi güçlü bir yazarımızdır. Ruhu şad olsun.

               1959 yılında ‘Sait Faik Hikaye Armağanı’nı kazanan Oktay Akbal’ın Berber Aynası’na, daha önce çıkan ‘Bulutun Rengi’ adlı kitabındaki öyküleri de eklemiş Can Yayınları. Okumanızı öneririm. Gençlik yıllarından örnekler ve kesitler de veren yazar Oktay Akbal, sayısı on dördü bulan harika öyküleriyle okunmaya değer klasik bir eser yazmış. Usta bir öykü yazarı Oktay Akbal. Birçok yabancı dile çevrilen bu öykülerde 1950’li yılların bugün artık masallaşan dönemine şahit olacaksınız. Anıların derinliğinde kendini arayan, bu arayışlar içinde yakaladıklarını şiirsel bir anlatımla okuruna ulaştıran yazar, bizleri o günlere götürüyor. Müthiş bir haz aldım. Çocukluğuma gittim geldim. Hayat, bir ayna içinden bu kadar güzel anlatılmışsa okunmaya değer bir eser, Berber Aynası.  Hayat aynanızda yaşamınızın renkli geçmesi  dileğiyle…Keyifli okumalar efendim…