“Arap sermayesi ve şeytanla mücadele”

Erdil Ünsal 13/11/2017 - 08:09:31

1986 yılında Türkiye’deki Arap sermaye iştiraki bulunan şirketlerinin sayısı 67 adet idi. Türkiye’deki yabancı sermaye içinde Arap sermayesinin payı da %16 civarındaydı. Arap sermayeli firma sayısı 2014 yılına gelinceye kadar % 857 oranında bir artış gösterdi. Cumhurbaşkanı faizden para kazanan tefeci bankalar var dedi. Dünyanın 50 ülkesinde bulunan 200 civarındaki bankaların kontrol ettiği para toplamı 250 milyar dolar olmasına karşın, ABD da bulunan “Arap sermayesi” 1-1,5 trilyon dolar civarında ve bütün para faizsiz bankalarda yatıyor. Kaçan Arap sermayesinden Japonya, Ürdün ve Lübnan’a aktarılan miktarın 500 milyar $ ı bulduğu söyleniyor. Özellikle 11 Eylül olaylarından sonra Arap sermayesinin Lübnan’da ve Katar’da artış gösterdiğine şahit olundu. Lübnan’a yatırım yapan Arap ülkeleri arasında sunni mezhepine mensup Suudi Arabistan %54 ile birinci olurken, BAE %29, Kuveyt %15 oranıyla yer almakta. Büyük şirketlerimizdeki yabancı ortaklıkların payının küçümsenmeyecek bir oranda olduğu ortaya çıktı. İstanbul Sanayi Odası'nın Türkiye'nin 500 Büyük Kuruluşu arasına giren şirketlerin 136 tanesinde Arap sermaye ortaklığı bulunuyor. AKP hükümeti, Körfez bond'ların çıkarılması ve bu yolla Hazine'nin zengin körfez ülkelerinden borçlanabileceği bir fon sisteminin kurulmasını hedefliyor.

“Arap sermayesi”nin Türkiye'ye şirket ortaklığı şeklinde gelmesinin daha yararlı olacağı görüşünü savunanlar; "Hem şirketlerimizi güçlendirmiş, doğrudan yatırıma çekmiş oluruz, hem de üretilen ürünlerin Arap ülkelerinde rahat pazarlanmasını sağlayarak ticaret kapasitemizi artırırız" diyorlar.

Arap sermayesi iştiraki olan bankalar ve şirketler faizsiz kredi gibi ne olduğu tam bilinmeyen bir enstrümandan bahsetmekteler. Buradan nasıl bir kazancı yaratıldığı anlaşılmamakla birlikte, gittikleri ülkeye maddi kaynak “cash” bir para aktardıkları gerçek. Ülkeye yapılan 800 milyar dolarlık kredi girişinin 200 milyarlık kısmının şahıs adlarına yatırıldığı ileri sürülmektedir. Peki bu maddi kaynakla beraber genellikle özgürlüğün söz konusu olamadığı Arap çorap ülkelerde, 2. sınıf sayılan kadına şiddet ve öldürme, zina yapan kadının el –kolunu kesme, rejm etme denilen kuma gömüp taşlama sisteminin de Arap yolcu beraberinde geleceği kesin. Karaman’da Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi için insan yapısından anlayan şeytanla Mücadele edecek Yrd. Doçent İlanı vermesi de gidişat hakkında daha fazla bilgi edinmemizi sağlamakta. Arap şeyhlerine dünyada ve ülkemizde araziler, köşkler satıldığı bir ortamda, AKP hükümetinin Doğan, İpek Koza ve/veya muhalif gurupları yok ederek kayyum atayarak, Arap sermayesinin hakim olduğu şirketlere ağırlık vermek istediği anlamını çıkarmak mümkün. İyi de AKP nin Anıtkabir'e duaya pardon ziyaretin arkasında ne olduğunu zaman gösterecek.  Ortadoğu'da aradığını bulamadı, Barzani ve FETÖ aldattı, ABD stratejik ortaklıkta hüsran, Ex Diyanet İşleri Başkanı A.Bardakoğlu İslam revize edilmeli beyanatı vermeye başladı. Laik olmakla huzur mu bulacak ne?

Arkasında, mahalle baskısı, imamı, tarikat ve kanaat önderi şıh ve aşiret reislerinin desteği olmayan bir sol anlayışın Arap sermaye ve doğum artışı olan bir ülke  karşısında iktidar olma şansı sizce olabilir mi.? Sunni siyasi İslam’cılığı yaymalarına bir sol doktrini kısa sürede karşı çıkabilir mi?

Burada şu sıra, atak olacak bir CHP ile adı dandik bir kremala reklam slogana benzeyen Meral Akşaner’in “İyi Parti” si, AKP nin oylarını Allah kitap solaganları ile aşağı çekmesi ile farkın azalması daha gerçekçi bir bakış olsa gerek. Yine de CHP ve solda oluşacak bir birliğin, çabayı elden bırakmaması ve bu itikatçı bağnaz kesim anlayışını kaldırması mümkün görünmese de, AKP ye oy verenleri aynı partiye oy vermemelerinde ikna etmenin yollarını bulmak gerekiyor.

Erdil Ünsal