Susuzluktan en çok kadınlar ve çocuklar etkileniyor

Yarımada Gazetesi 26/09/2020 - 09:15:39 Bu haber 614 kere okundu
Susuzluktan en çok kadınlar ve çocuklar etkileniyor

Bodrum Kant Konseyi Kadın Meclisi adına basın açıklamasını okuyan sözcü Av. Evrim İnan “Bodrum’un susuzluk sorunu yalnızca turizmcileri ve işletme sahiplerini etkilememektedir. Bu sorundan ilk önce ve en çok etkilenenler kadınlar ve çocuklardır. Muğla Büyükşehir Belediyesi, DSİ Genel ve Bölge Müdürlüğü, Bodrum Belediyesi’nin de çözüm odaklı yaklaşımı ile birlikte bu sorunu temelli çözmek için, talip oldukları görev ve yükümlülüklerini ve yasal zorunluluklarını yerine getirmelidir. Göreve talip olmak, görevin yükümlülüklerini ve sorumluluklarını üstlenmektir, çözüm üretmektir.” dedi. 
 
Bodrum Kent Konseyi önünde bugün yapılan basın açıklaması:
BODRUM KENT KONSEYİ KADIN MECLİSİ
-BASIN AÇIKLAMASI-
 
Tüm canlı yaşamın temel kaynağını oluşturan, devamlılığını sağlayan SU vazgeçilmez bir değerdir, haktır.
 
Bodrum İlçesi, en son, 15 Ağustos Cumartesi günü başlayan, tüm Bodrum’da 36 saat süren ve bazı mahalle ve sokaklarda 4 güne kadar uzayan su kesintisi ile karşı karşıya kalmıştır. Bu kesintinin nedeni, ilgililer tarafından Bodrum Torba’da ana depo çıkışında Devlet Su İşleri’ne (DSİ) ait Ana İsale hattında meydana gelen arıza olarak açıklanmıştır.
 
Muğla ilinin Bodrum ilçesinde Devlet Su İşleri tarafından yapılan fakat binlerce kez patlayan su hatları nedeni ile yaklaşık 4.5 Milyon metreküp suyun boşa aktığı ve bununla beraber sözde onarımı için yaklaşık maliyetin 29 milyon TL aştığı ifade edilmektedir. DSİ’nin milyonlarca liralık bütçeyi yılda 1780 kez patlayan su borularına altyapıya yatırdığı için kusurlu bir hizmet üretmiş olduğu bu rakamlardan anlaşılmaktadır.
 
Bodrum’un, 15 Ağustos’ta yaşadığı bu su kesintisi ne ilk ne de sondur. Bundan önce de defalarca su kesintilerine maruz kaldık.
 
“Bugüne kadar Bodrum Yarımadası’nda 1530 saat su kesintisi yaşandı ve yaşanmaya da devam ediyor”.
 
Kışın yaşayan nüfusun 250.000’den az olmadığı, yaz aylarında ise milyonları bulan bir nüfusun yaşadığı Bodrum’un yetkililer tarafından ne kadar önemsendiğini bilmek hakkımızdır.
 
Pandeminin yoğun olarak yaşandığı bu süreçte, hijyen koşullarının oluşturulması için özellikle çaba gösterilmesi gerekirken, en temel ihtiyaç olan SU olmadan elbette bu koşulların karşılanması mümkün değildir. Pratik yaşamda, kadınları sadece ev içi işlerde gören zihniyet, bütün bu su kesintisinin yükünü aslında kadınlara ödetiyor. Kadınların bakım yükümlülüğünü karşıladıkları ev ortamında temel hak ve ihtiyaç olan su bulunmadığı taktirde hijyen koşulları hiçbir şekilde sağlanamamaktadır.
 
Pandemi sürecinde de artan şiddete ve hak ihlallerinin yanı sıra, kadın ve çocukların, dört gün ve sürekli tekrar eden su kesintilerin yaşandığı bir evde temel sağlıklarını korumalarının beklenmesi, bu sefer de İdarenin yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle, kadına uyguladığı dolaylı bir şiddettir.
 
Bodrum’un su sorununu on yıllardır çözmeyen, çözmediği yetmiyormuş gibi, çeşitli gerekçeler ile sorunun üstesinden gelemeyen aynı idare ve yerel yönetimdir.
 
Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin, kadınları bu çözümsüzlüğe maruz bırakarak, kadına ve pek tabi ki Bodrum halkına görev ve yetki alanında yükümlülüklerini yerine getirmemekte ve dolayısıyla görevini ihmal etmektedir.
 
Muğla Büyükşehir Belediyesi, yapılmaya çalışılan onarımın teknik olarak uygun olmadığını tespit ettiği gerekçesiyle, bu hattın kabulünü yapamadığını, konunun doğrudan muhatabı olmadığını da iddia ederek, DSİ’nin kötü malzeme ve kötü işçilik ile projeyi tamamlamaya çalıştığını ileri sürerek kamuoyunu bilgilendirmektedir.
Oysa üç dönemdir yönetim görevine talip olan aynı Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün’ün aynı istikrarla su hakkımıza ilişkin asli görevini ve çözümü yerine getirmemesi, göreve gelmek için sarf ettiği istikrarının karşılığını vermemektedir, verememektedir.
 
Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras gerek Büyükşehir ile gerekse DSİ ile ortak çalışarak bu sorunu çözmeye talip olduğunu çok kez ifade etmişken, Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin bu yönde çözüm oluşturmaması teknik gerekçelere dayandırılarak açıklanamaz. Hantallaşmış ve ezber yönetim şekilleri ile Bodrum’da yaşayan insanların en temel haklarının sağlanmaması, bu gerekçeler ile geçiştirilemez.
 
DSİ tarafından da kökleşmiş bu sorunla ilgili hiçbir açıklama yapılmamıştır, çözüm üretilmesi yönünde bir adım da atılmamıştır.
 
Ancak DSİ’nin de, Muğla Büyükşehir Belediyesinin de görev ve yetki alanında çözüm odaklı yaklaşmamasının yükünü hak sahibi bizler taşımak istemiyoruz.
 
Yaşam hakkı, gerek Anayasa ile gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan en temel haktır. Kadınlara Karşı Her Türü Ayrımcılığın Tasfiye Edilmesine Dair Sözleşme’de (md.14/2-h) kadınların, Çocuk Hakları Sözleşmesinde de (md. 24/2-c) çocukların temiz içme suyuna erişim haklarından açıkça bahsedilmektedir.
 
Bodrum Kent Konseyi Kadın Meclisi olarak, Muğla ili ve Bodrum’un dünyaca ünlü bir turizm kenti olduğu ile övünen tüm yetkililere sesleniyoruz:
 
• Bodrum yalnızca bir turizm kenti değildir.
 
• Bodrum içinde her gelir ve kesimden yüzbinlerce kişinin yaşadığı büyük bir kenttir.
 
• Bodrum’un susuzluk sorunu yalnızca turizmcileri ve işletme sahiplerini etkilememektedir. Bu sorundan ilk önce ve en çok etkilenenler kadınlar ve çocuklardır.
 
• Muğla Büyükşehir Belediyesi, DSİ Genel ve Bölge Müdürlüğü, Bodrum Belediyesi’nin de çözüm odaklı yaklaşımı ile birlikte bu sorunu temelli çözmek için, talip oldukları görev ve yükümlülüklerini ve yasal zorunluluklarını yerine getirmelidir. Göreve talip olmak, görevin yükümlülüklerini ve sorumluluklarını üstlenmektir, çözüm üretmektir.
 
• Yaşanan su kesintilerinin çözüm merci yalnızca DSİ, yalnızca Büyükşehir Belediyesi veya yalnızca Bodrum Belediyesi değildir. Hizmet vermek için oylarımıza talip olan tüm yetkililer ve kamu yetkisini elinde bulunduran tüm idari kurumlar, insan haklarına aykırı bu su sorununu derhal çözmelidirler.
 
Pandeminin gerek ekonomik gerek psikolojik tüm sorunlarını yaşayan kadın ve çocukların sorunlarına bir de susuzluk ve hijyenden kaynaklı sorunlar eklenmesi, var olan eşitsizliği katlayarak artırmaktadır.
 
Tüm yetkililere, yasal olarak işler ve çalışır vaziyette yapmakla yükümlü oldukları alt yapı ve su hattı projesini bir an önce tamamlamaları için çağrıda bulunuyoruz. Halk sağlığını hiçe sayan her bir idari birimle mücadele edeceğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız. 
 

Yorum