ÇAĞDAŞ Türk Resim sanatının en önemli sanatçılarından biri olan Prof. Mustafa Pilevneli 9 Eylül Cumartesi 18:30'da Dibeklihan Kültür ve Sanat Köyü İ.Hakkı Tonguç Sanat Galerisi'nde sergi açacak. Sergil 22 Eylül 'e kadar görülebilir.
Mustafa Pilevneli 1961’de Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu Dekoratif Resim Bölümü’nden mezun olduktan sonra Almanya’dan DAAD bursu kazanarak uzmanlık eğitimi için gittiği Stuttgart Akademisi’nde “Mağara Çağından Günümüze Duvar Resimleri ve Teknikleri” konusunda tez hazırlar. Dönüşünde mezun olduğu Tatbiki Güzel Sanatlar'ın öğretim kadrosuna girer ve okulun sonraki adı olan Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nden 2007 yılında emekli oluncaya kadar hocalık yapar.
Anadolu’nun mitolojik geçmişine, İstanbul ve Ege’nin kıyılarına özellikle Bodrum konulu çalışmalarıyla tanınan Mustafa Pilevneli, tuval resminin yanı sıra cam, mozaik, vitray, seramik, ahşap ve beton gibi malzemeleri plastik sanatlarda büyük ustalıkla kullanır. 60 yılı aşkın bir zamandır görsel sanatların çeşitli dallarında sanatıyla kendini gösteren Mustafa Pilevneli, duvar resminden seramik ve emay uygulamalarına, özgün baskıdan yağlıboya, akrilik ve suluboyaya resimlere, çeşitli malzeme ve tekniği pratik bir yetkinlikle uyguladığı çalışmalarıyla görkemli bir imajlar dünyası kurmuştur.
Son yıllardaki büyük boyutlu akrilik düzenlemelerinde denizaltı derinliklerini, mağara ağızları ve içerilerinde gözlerden uzak kalmış, zor rastlanır güzellikleri yansıtıyor. Suluboyanın akıcı, spontan ve saydam özelliğini akriliğe de taşıyan sanatçı, geniş tuşlar, duyarlı lekelerde doğanın yaşanmışlığını ustalıkla aktarıyor. Ay ışığında, gökyüzünde balık ve bulutlarla kaynaşan doğayı bir düş adasına dönüştüren izlenimleri, arasında Moda ve Fenerbahçe'de sakız ağaçları, Çengelköy'de bir cami avlusu, iri gövdeli çınarlar gibi İstanbul'un değişik semtlerinden derlenmiş görünümlerle kentin günden güne kaybolan güzelliklerini ölümsüzleştiriyor.
Ferit Edgü Mustafa Pilevneli için “Çevresine bakmasını ve baktığını görmesini bilen ve gördüğünü kendi resim dilinde yaratmasını bilen, hemen hemen nesli tükenmiş ressamlar soyundan biridir” diye tanımlıyor ve ekliyor; “Ama dünya var oldukça bu ressamlar ve bu resimler de olacaktır. Yalanı ve dolanı olmayan bir sevgi, bir aşk resimleridir bunlar. Sevdiklerini resmediyor o. Aslında bir tek sevdiği var: Bu dünya. Tüm resimleri de bu dünyanın çok renkli birer türküsü.” diyor.
Haldun Taner ise Mustafa Pilevneli’nin sanatçılığını şöyle değerlendiriyor: “Sanatçı vardır, ayağı yerden kesilmiştir. Bilineni, harc-ı alem sayıp küçümser, yeni taze ufukların peşindedir, muhayyilesini, idrakini zorlayarak. Yine bazı sanatçı vardır, dünya ile kavgasını taşır eserlerine. Kendi kişisel yorumlarını aktarır bize. Bazı sanatçı da vardır ki, daha alçakgönüllü bir işleve adamıştır kendini. Ayağı yere basar. Önünden geçip de farkına varamadığımız nice küçük doğa nimetlerini taze bir çocuk duyarlılığıyla, yeni keşfedilmişçesine, algılar. Her yaşantısını, ‘Siz de tadın, benim tattığım mutluluğu’ diye, cömert bir insancıllıkla bize iletir. Mustafa Pilevneli, işte bu sanatçılardandır.”