KUŞLAR GÜLLÜK KÖRFEZİNİ TERK EDERSE, ORADAN BALIKLAR DA GİDER!

Yarımada Gazetesi 05/03/2020 - 07:46:10 Bu haber 3338 kere okundu
KUŞLAR GÜLLÜK KÖRFEZİNİ TERK EDERSE, ORADAN BALIKLAR DA GİDER!

“Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Güllük Körfezi” çalışma grubu tarafından Güllük Körfezi'nin Biyolojik Çeşitlilik Bakımından Önemi ve Sulak Alanların Koruma Altına Alınmasına ilişkin Uluslararası Anlaşmalar, Yerel Yönetmelikler, Hukuki Durum konuları hakkında Milas’ın Güllük beldesinde bilgilendirme toplantısı düzenlendi.  Toplantının konuşmacısı; Doğa Derneği Koruma Programı Koordinatörü - IUCN Türkiye Delegesi - Bodrum Kent Konseyi Gölköy Sulakalanı Çalışma Grubu Sözcüsü - Bodrum MUÇEP Meclis üyesi Su Ürünleri Yüksek Mühendisi Itri Levent Erkol’du. Bilgilendirme toplantısında, Muğla’nın Milas’a bağlı Kıyıkışlacık’tan Boğaziçi-Bargilya’ya uzanan coğrafyayı kucaklayan Güllük Körfezi’nin doğal yapısından söz ettiği konuşmasında Erkol; Milas’taki iki sulak alan Sarıçay ile Boğaziçi-Bargilya Tuzlası ve bir körfez-denizin oluşturduğu ekosisteminin neden korunması gerektiğini anlattı...

 

Erkol, Güllük Körfezi sulak alanlarının etkileşim havzası ile birlikte Dünyada sadece bu bölgeye özgü-endemik “kum haşhaşı” bitkisi, “tepeli pelikan ve İzmir yalıçapkını” kuşları ile “Akdeniz fokları”nın doğal yaşam alanları olduğunu söyledi. Erkol, konuşmasında önemli “kuş göç yolu” üzerindeki bu toprakların sadece bizler için değil flora-fauna açısında da “gelecek kuşaklara zarar görmeden bırakılması gereken uluslararası bir miras” olduğuna dikkat çekti.

 

PELİKANLAR TERK EDERSE, BALIKLAR DA BİTER

 

Erkol sunumunda, havaalanı pistinin iki yanındaki sulama kanallarının Sarıçay sulak alanı havzasına verdiği zararlar ile yazlık sitelerle doldurulan kıyılardaki betonlaşmayı 1984-2018 yılları arasındaki hava fotoğraflarıyla karşılaştırmalı olarak çarpıcı biçimde gözler önüne sererek arazi kullanımının nasıl olumsuz yönde değiştiğinin altını çizdi.

 

Körfezdeki olumsuzlukların özellikle kefal, levrek, çipura, yılan vb. balık popülasyonlarındaki azalmaya etkilerini 1965-2014 yılları arasındaki tablolarla yansıttığı konuşmasında Erkol; havaalanının yanlış yere yapılmasıyla liman ve evsel atıklara ilave olarak balık çiftliklerinden kaynaklı çevre kirliliğine rağmen ekosistemin devam ettiğini dile getirdi ve “ekolojik izleme için en kestirme yöntem pelikanları gözlemlemektir ve pelikanlar bitmişse, balıklar çoktan yok olmuştur!” diye konuştu.

 

YASALARDA EKSİK YOK!

 

Levent Erkol sulak alanların korunmasına ilişkin ekolojik mücadelenin dayandırılacağı hukuki dayanakları da sıraladığı konuşmasında; Çevre Kanunundan Kıyı Kanununa, Sulak Alanların Korunması Yönetmeliğinden Su Ürünleri Yönetmeliğine, hatta Kara Avcılığı Kanunu ile Av ve Yaban Hayvanlarının Yaşam Alanlarının Korunması Yönetmeliğinin bile; “yuvası dağıtılmaması gereken yaban hayvanları” maddelerinden söz ederek şöyle dedi: “Tek tek incelendiğinde açıklıkla anlaşılıyor ki ulusal mevzuatımızda neredeyse hiçbir eksik yok! Ancak uygulama mevzuatta yazanın tam tersi. Öte yandan öyle anlaşılıyor ki sulak alanlardan sorumlu olan Tarım Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlıklarının arasındaki yetki karmaşasına denetim eksikliği de eklenince kirliğin büyüklüğü ve hızı önlenemez boyutlara ulaşıyor.”

 

ULUSLARARASI ÖLÇEKTE KIYMETLİ

 

Erkol son olarak uluslararası mevzuata da değindi ve bölgenin doğal dokusunu olumsuz etkileyecek girişimlere karşı yürütülecek hukukî mücadelede yararlanılabilecek kaynak olarak “Biyolojik Çeşitliliğin Korunması” sözleşmesi ile “Bern ve Barcelona Sözleşmeleri”nden söz etti…

 

Erkol, endemik bitkilerin özenle izlenmesi, “mutlaka korunması gereken” ve “korunması gereken” hayvan türleri tavsiyelerinden dolayı da uluslararası ölçekte kıymetli bu coğrafyadaki koruma mücadelelerinin sürdürülmesi gerektiğine işaret etti.   Hâlihazırda 1. derece arkeolojik sit alanı olan Bargilya Antik Kenti kıyılarındaki 1. Derece doğal sit alanı olan Boğaziçi-Bargilya Tuzlası’nın kesin korunacak alan ilan edilmesi gerektiğini de vurgulayarak yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

 

Endemik nadir ve Bern sözleşmesi bitki türlerinin haritalanması ve nüfus durumlarının belirlenmesi; İlgili mevzuatlara aykırı durumların belgelenmesi ve raporlanması için komisyonlar kurulması; Bölgedeki tüm sulak alanların tescillerinin tamamlanması;

Tescilli sulak alanlarda bölgeleme ve yönetim planı çalışmalarının başlatılması; Balık stoklarının izlenmesi.

 

ÇALIŞTAY İSTEĞİ

 

Önemli alanlara kuş gözlem ve gezi etkinliklerinin düzenlenmesi; bu etkinliklerin sosyal ve ulusal medyada paylaşılmasıyla oluşturulacak farkındalığın, konunun gündemde tutulmasında en önemli eylemlerden olduğu belirtilen toplantının sonunda; sualtı videoları ve deniz dibi çamurunun test edilerek belgelenmesinin geleceğe yönelik veri tabanı oluşturmada büyük katkısı olacağı belirtilerek, en kısa zamanda bir çalıştay yapılması isteği de katılımcıların ortak dileği olarak ifade edildi…

 

Yorum